Ey örtüsü, bizim namusumuzun perdesi olan Müslüman kadın! Senin parıltın bizim fanusumuzun sermayesidir.
Senin temiz yaradılışın; bize Hakk’ın bir rahmetidir. Dinin kuvveti, milletin temelidir.
Çocuğumuz sütten kesilir kesilmez, ona evvela “La ilahe illallah’ı” sen öğrettin.
Senin muhabbetin, bizim tavrımızı, fikrimizi, sözümüzü, işimizi tanzim eder.
Senin bulutunda yerleşmiş olan bizim şimşeğimiz; dağlarda çaktı, sahralarda koştu.
Ey hak dinin nimetlerinin kendisine emanet edildiği İslam kadını! Hak dinin yanan aşkı senin nefeslerindedir.
Bugünkü devir, mürai; dışı süslü, içi çirkin ve hilekardır. Onun kervanı, din malının yolunu vurur.
Onun anlayışı kördür ve Allah’ı tanımaz. Ancak insaniyet vasfından tecerrüt edenler onun zincirine bağlanmışlardır.
Gözü küstah ve pervasız bakar. Kirpiklerinin pençesi bir yakaladı mı bir daha bırakmaz.
Ona avlanmış olan kendini hür sanır. Onun eliyle ölen kendini diri sanır.
Cemiyetin fidanına su veren sensin. Milletin sermayesini muhafaza eden sensin.
Ticaretinde kar ve zarar düşünme, babalarının yolundan zinhar ayrılma.
Hayat, felek çok haşin ve kudretlidir. Buna karşı daima uyanık olarak evlatlarını yetiştir.
Daha kanat açmayan bu çemen evlatları, yuvalarından uzak düşmüşlerdir.
Senin yaradılışının ulvi cazibeleri vardır. Akilane hareket et, Hazreti Fatıma, Müslüman kadını için bir örnektir. Ondan gözünü ayırma.
Ta ki senin dalın da bir Hüseyin meyvesi versin; gülistan eski mevsimi getirsin.