|
Eşrofoğlu Rumi Divanı |
EŞREFOĞLU RUMİ´nin HAYATI
Eşrefoğlu Rumi,Türk-İslam dünyasının mutasavvıf şairlerinin en büyüklerindendir.
Menakıb kitaplarına göre soyu Hz.Ali’ye kadar uzanır.Asıl adı Abdullah olan Eşrefoğlu
babasının adına izafeten Eşrefoğlu,İbn ül Eşref,Eşrefzade,doğduğu yere izafeten
İzniki,şöhretine izafeten de Eşref-i Rumi diye anılmaktadır.
Babası gençliğinde Mısır’dan Anadolu’ya göç etmiş,daha sonra da İznik’e
yerleşmiş bir zattır.Babasının adı “Seyyid Ahmed ül Mısri” veya “Seyyid Ahmed Eşref
bin Seyyid Muhammed Süyufi” dir.Buradaki Seyyid kelimeleri bu sülalenin
Hz.Peygamberin (S.A.V) sülalesine kadar dayandığına işaret etmektedir.Eskiden
Anadolu’ya Diyar-ı Rum denildiği için Rumi,Anadolu’lu veya Anadolu’da yetişmiş
anlamına gelmektedir.Nasıl ki Mevlana Hazretlerine Mevlana Celaleddin-i Rumi
denildiği gibi,Eşrefoğlu’nun Mısır’da bulunan ve bir mutasavvıf olduğu tahmin edilen
büyük babası ile Mısır’dan kalkarak önce Suriye’nin Hama şehrine,oradan da
Manisa’ya giden,daha sonra da İznik’e yerleşen babası hakkında fazla bir bilgimiz
yoktur.Eşrefoğlu’nun iki kardeşinden birinin Hama’da,diğerinin de Manisa’da medfun
bulunduğunu Asaf Halet Çelebi “Eşrefoğlu Divanı” nda kaydetmektedir.Bu iki kardeş
ya babaları orada bulunduğu sırada vefat etmişler veya daha sonra oralara giderek
oralarda kalmışlardır.
Eşrefoğlu’nun dedesinin ve babasının mutasavvıf olması,o çağlarda tasavvuf’un
en yaygın yerlerinden biri olan Anadolu’ya göç etmeleri için bir sebeb teşkil edeceği
tahmin edilebilir.Çünkü o sıralarda Anadolu’dan Mısır’a; Taşkent,Semerkand ve Buhara
gibi Orta Asya şehirlerine tahsil için gidenler bulunduğu gibi,o taraflardan da
Anadolu’ya kendilerini irşad edecek,tasavvuf’un aşkını ve zevkini aşılayacak olgun
mürşidler,şeyhler aramak için gelenler de bulunuyordu.Eşrefoğlu’nun babası olan zat
da bunlardan biri olabilir.Babasının Anadolu’ya geliş ve İznik’e yerleşiş tarihi
hakkında malumat sahibi olmamakla beraber bunun Miladi 14. Asrın sonlarına doğru
olduğunu tahmin etmek mümkündür.
Babası hakkında çok az da olsa bir bilgi sahibi olmamıza mukabil annesi
hakkında hiçbir şey bilinmemektedir.Eşrefoğlu’nun babasının İznik’te evlendiği ve
annesinin de İznikli olabileceği tahmin edilmektedir.
Şurasını önemle belirtmek lazımdır ki,Eşrefoğlu,ırken Türk olmamış olsa
bile,tamamen Türkleşmiş,en güzel türkçesiyle eserler yazmış ve Türk kültürüne büyük
hizmetleri dokunmuş bir şahsiyettir.Türkçeyi,bulunduğu zamana göre en saf bir şekilde
ifade eden bu zat,tamamen Türk kültürünü benimsemiş,Türk cemiyetine tesir etmiş ve
Türk Tasavvuf Edebiyatı’nın en kuvvetli mümessilleri arasına girerek daha sonraki
mutasavvıf şairlere tesir etmiştir.
İlk tahsilini İznik’te yapan Eşrefoğlu,daha sonra Bursa’ya gitmiş ve orada Çelebi
Sultan Medresesi’nde tahsiline devam etmiştir.Danişmentliği (talebeliği) zamanında
her ilim ve fende arkadaş ve akranlarından daha fazla muvaffak olmuş ve onların
arasında seçkin bir sima olarak tanınmıştır.Tahsilini bitirdikten sonra o devrin büyük
alimlerinden fıkıh üstadı “Kara Hoca” namıyla maruf Afyon Karahisar’lı Alaüddin Ali’ye
asistan olmuştur.İlim ve fende çok ileri gitmesine rağmen Eşrefoğlu’nun tasavvufa karşı
zaten mevcut olan meyli de gittikçe artmaktaydı.Asistanlığı,hatta talebeliği zamanında
derslerden başka tasavvufla da geniş bie şekilde ilgileniyor ve tasavvufi eserleri
okuyordu.İlmi artıp,fikirleri olgunlaştıkça seçmesi icap eden yolun tasavvuf olduğuna
kanaat getiriyor ve kendisini bu yola sokacak hakiki bir mürşid arıyordu.İşte bu
sıralarda,Bursa’da yaşayan Abdal Mehmet adındaki bir meczub veli ile tanışması ve
aralarında geçen bir olay Eşrefoğlu’nun zahir ilimlerden ayrılıp tasavvuf yoluna
girmesine ve o yolun yıldızları arasına yükselmesine sebeb ve vesile teşkil etmiştir.
Eşrefoğlu,bir sabah vakti erkenden medrese civarında Abdal Mehmet
Hazretlerine rastlar.Abdal Mehmet perişan kıyafetli,bazı garip hal ve tavırları olan
meczub bir zattır.Zamanın velilerindendir.Eşrefoğlu içinden gelen bir cezbenin tesiriyle
ona doğru yürümeye başlar.Bir taraftan da içinden şöyle geçirir: “Tarikat yolundan
bana nasib var ise bazı alametler görünsün” Abdal Mehmet’in karşısına gelince
durur.Meczub ona bir bakar ve şöyle der:
Danişmend,var bize köfteli çorba getir.
Bu söz üzerine Eşrefoğlu hemen çarşıya gider.Köfteli çorba aramaya
başlar.Fakat ne gariptir ki bütün aşçı dükkanlarını,hatta Bursa çarşısını dolaştığı halde
köfteli çorba bulamaz.Eli boş dönmek de istemez.Bir aşçı dükkanından köftesiz çorba
satın alır ve doğru meczubun bulunduğu yere koşa koşa gelir.Çorbayı Abdal Mehmet’e
verir.Meczub çorbayı karıştırır karıştırır,fakat bir türlü içinde köfteye rastlamayınca
Eşrefoğlu’na dönüp:
Danişmend,hani bunun köftesi?
Diye sorar.Yoldaki çamurdan bir parça alarak bunu köfte şeklinde birkaç
yuvarlak haline getirir,çorbanın içine atar.Daha sonra çorbayı iyice karıştırır ve
Eşrefoğlu’na uzatarak:
Ye bunu,diye emreder.
Eşrefoğlu,büyük bir teslimiyetle ve hiç tereddüt etmeden çorbayı alır ve yer.Bunu
gören Meczub da:
Ya sen olmayıp da kim olsa gerek.
Şeklinde anlaşılmaz bir söz söyleyip oradan uzaklaşır.Eşrefoğlu bu sözlerden bir
mana çıkaramamakla beraber tasavvuf yoluna girmesi için bir işaret olduğuna
inanır.Hücresine gelir.Nesi var, nesi yoksa fıkaraya dağıtır.Düşüncelere dalar.Kime
gidecek ve tasavvufa kimin delaletiyle girecektir.Artık zahiri ilimlerden vazgeçerek
batıni ilme yönelme zamanı gelmiştir.Sonunda zamanın manevi ulularından ve Bursa’da
şöhret sahibi olan büyük veli Emir Sultan (vefatı 1429) hazretlerine intisap etmeyi
düşünür.
Emir Sultan miladi 1368’de doğmuş,tahsilini ikmal ettikten sonra Busa’ya
gelmiş,Yıldırım Bayazıt’a damat olmuş bir zattır.Timur ordularının Bursa’yı zaptından
sonra Timur,Emir Sultan’a pek çok iltifat ve hürmet ederek,onu Semerkand’e götürmeyi
arzulamışsa da Emir Sultan Bursa’da kalmayı tercih ederek Timur’un teklifini kabul
etmiştir.
Emir Sultan,o sıralarda,Ömer Ekmelüd Din isminde bir zat tarafından Hicri
7.asırda kurulan Halveti tarikatına mensup bulunuyordu.Gerek halk arasında,gerek
yüksek tabakada çok tanınıyor ve çok hürmet görüyordu.Malını mülkünü fakirlere
dağıtıp,kitaplarını da arkadaşlarına hediye eden Eşrefoğlu,Emir Sultan’a giderek:
Bizi bendeliğe kabul edip irşad buyurun,der.
Emir Sultan Eşrefoğlu’nu şöyle bir süzer.Ve daha sonra ona:
Siz varın Ankara’ya,Hacı Bayram Veli’ye gidin.der.
Emir Sultan,Eşrefoğlu’nun halinden ve tavrından ondaki istidadı anlamış ve onu
daha iyi yetiştireceğine inandığı Hacı Bayram Veli’ye göndermiştir.
EŞREFOĞLU VE HACI BAYRAM VELİ
Eşrefoğlu Hacı Bayram Veli dergahına tam bir teslimiyetle gitti.H.Bayram Veli
Hazretleri ilk önce işe Eşrefoğlu’nun nefsini terbiye etmek,onu benlik ve gururdan
tamamen temizlemekle başladı.Eşrefoğlu’nu en aşağılık bir işle vazifelendirdi.Bu iş
dergahın helasının temizliği işi idi.Aşağı yukarı kendisiyle aynı yaşlarda bulunan Hacı
Bayram Veli’nin bu emrine Eşrefoğlu hiç itiraz etmedi. “Baş üstüne” deyip eline
ibrik,kürek ve süpürge alıp işe başladı.Bu imtihanı başarı ile veren Eşrefoğlu daha
sonra Hacı Bayram’ın en ileri gelen müridlerinden biri oldu ve tekkenin tam 11 sene
imamlığını yaptı.
Şeyhine sadakatle hizmet eden,onun has müridleri arasına giren ve tekkenin 11
sene imamlığını yapan Eşrefoğlu, “Ben şeyhime 11 sene hizmet ettim.Bu onbir senede
bir defa dünya kelamı ettim.Şeyh Efendi:
Meşayih katında çok söylemek küstahlıktır.çok söyleme,buyurdu.
“Ben de bir daha konuşmadım.Meğer ki vakıam (rüya,düş) olaydı.Onu bile
edeble söyleyip ta’bir ettirir idim” demektedir.
Eşrefoğlu’nun hal ve hareketini çok beğenen ve diğer müridlere olan faikiyetini
gören Hacı Bayram Veli,onu,kızı Hayrünnisa ile evlendirerek damatlığa kabul
etmiştir.Eşrefoğlu’nun bu evlilikten Züleyha adlı bir kızı olur.Evlendikten kısa bir süre
sonra,henüz daha yegane çocuğu Züleyha doğmadan önce,Hacı Bayram Veli onu
İznik’e gönderir.Veya Eşrefoğlu şeyhinden izin alarak oraya döner.İznik’e dönerken
Hacı Bayram Veli’nin halifeliğini alan Eşrefoğlu’na,şeyhi tarikatın sembolü olan bir
sancakla bir seccade vermiş ve İznik’te halkı irşad ederek tarikatı yaymağa memur
etmişti.Orada münzeviyane bir hayat yaşayan Eşrefoğlu,kendisinin henüz halkı irşad
edecek olgunluğa erişmediğini düşünüyordu.Onun için İznik’te kısa bir müddet
kaldıktan sonra Ankara’ya,Hacı Bayram Veli’ye döner.Sohbet esnasında Eşrefoğlu bir
gün şeyhine şöyle sorar:
Sultanım,seyr ü sülukun tamamı şimdiki makamımız mıdır.yoksa daha var mıdır?
Bir velinin bin sene ömrü olsa envai mücahedat ve riyazat eylese henüz
enbiyadan birisinin kademi (ayağı) vardığı yere velinin başı varmak muhaldir.
Buna karşılık Eşrefoğlu:
Efendim,bendenize kanaat gelmedi.Seyr ilallah’da tayaran arzusu vardır.Daha
ziyadesini isterim diyerek ısrar etti.
Bu söz üzerine H.Bayram Veli ona,Hama’da bulunan,Abdülkadir-i Geylani
hazretlerinin soyundan olup aynı zamanda da kadiri tarikatının temsilcisi bulunan
Şeyh Hüsyn-i Hamevi’ye göndereceğini ve onun yanında daha yüksek makamlara
yükselebileceğini söyledi.Yalnız Hama’ya gitmeden önce İznik’e dönmesini,orada 40
günlük sıkı bir riyazat devresini geçirmesini,bu riyazat ve ibadet devresinde de
göreceği rüyaları yazmasını bildirdi.
Bu söz üzerine Eşrefoğlu İznik’e dönerek şeyhinin emirlerini tamamen yerine
getirdi.Bu riyazet devresindeki rüyalarını uygun bulan Hacı Bayram Veli,nihayet hem
müridi,hem de damadı olan Eşrefoğlu’nun Hama’ya gitmesine izin verir.
Şeyhinden müsaadeyi alan Abdullah,ailesi ve henüz çok küçük olan kızı Züleyha
için bir merkep bularak yorucu ve meşakkatli bir yolculuğa çıkar.
Kendisi yayan olaraka gitmektedir.İznik’ten Hama’ya kadar bu şekilde
giderler.Nihayet birgün uzaktan Hama şehri görünür.Çöllerin kızgın güneşi altında
ilerleyen Eşrefoğlu şehir görününce büyük bir iştiyakla hızını arttırır.Hüseyn-i
Hamevi,Eşrefoğlu’nun geleceğinden haberdardır.Bir rivayete göre o gün hacdan
dönmüştür.Eşrefoğlu’nun o gün Hama’ya gireceği kendisine malum olmuştur ve
müridlerine şöyle demiştir:
Bugün Diyar-ı Rum’dan (Anadolu’dan) bir er geliyor.Gidip onu karşılayınız ve
buraya getiriniz.
Bunun üzerine müridlerinden büyük bir gurup onun şehre gireceği yöne doğru
giderler.Eşrefoğlu ise o sırada merkebde ailesi ve küçük kızı olduğu halde yanlarında
geçip gider.Onlar ise bu perişan kıyafetli kimsenin Rum’dan gelecek büyük zat
olduğunu anlamamışlardır.Rivayete göre Eşrefoğlu’nun hırkası sökük durur ve onu
dikmeyip öyle gezermiş.Müridler Diyar-ı Rum’dan gelecek zatın meşale ve cemaatle
geleceğini zannetmektedirler.Eşrefoğlu bu sırada şehre girer ve doğruca Hüseyn-i
Hamevi’nin evine gider.Şeyh efendi kendisini gayet güzel karşılar.Yanına alır.Bu
sırada kapıda bekleyen karısı ve kızı da Hüseyn-i Hamevi’nin ailesi tarafından alınarak
kendileri için ayrılan odaya götürülür.Şeyh efendi henüz yorgunluğu bile çıkmamış
olan Eşrefoğlu’nun erbaine (küçük bir hücrede yapılan ibadet ve oruç) sokar.Erbainde
pek sıkı bir ibadete dalan,uykuyu,hatta yiyeceği bile terk eden Eşrefoğlu maneviyyat
aleminin tam manasıyla deryasına dalar.Zevk ve cezbe içinde tamamen kendinden
geçer.Adeta bu dünyada yaşadığını unutur.Yemek ve uyku gibi dünya ihtiyaçlarından
geçer.
Bür gün bir hizmetçi hücresine yemek götürmüş,fakat Eşrefoğlu’nun hiç
kıpırdamaz bir şekilde adeta ölmüş gibi bulmuştur.Telaşla durumu şeyhe bildirir.Fakat
şeyh efendi buna hiç aldırış etmez.Çünkü kırk günlük devre tamamlanmadan hücreden
çıkarmamakta kararlıdır.Nihayet bu devre tamamlanır ve Eşrefoğlu’nun hücreden
çıkacağı gün gelir.
Hüseyn-i Hamevi :
Vakit tamam oldu.Rumi’yi erbainden çıkarma zamanıdır der.
Eşrefoğlu kendini o derece ibadet ve taata vermiştir ki,ne kırk günden haberi
vardır,hatta ne de yaşadığından.İlahi aşk içinde kaybolup gitmiştir.Zikirlerle hücresinin
bulunduğu yere giderler.Kapıyı açarlar.Eşrefoğlu kendinden geçmiş bir halde adeta
ölü gibi durmaktadır.Rengi sapsarı olmuş,gözleri kapanmış ve nefesi kesilmiştir.Şeyh
yanına yaklaşır ve kulağına eğilerek birkaç defa :
Rumi,kalk,der.
Daldığı manevi alemden pek güçlükle uyanabilen Eşrefoğlu,gayet hafif bir sesle
ve pek üzüntülü bir şekilde :
Sultanım,bize kıydınız.
Der ve oturabilir.Çünkü o ilahi alemden ayrılmak kendisine çok zor gelmiştir.Şeyh
efendi,Eşrefoğlu’nun ne derece bir insan,nasıl bir Hak aşığı olduğunu iyice anlar.Onun
artık yolunu tam olarak bulduğuna ve bir mürşid olarak halkı irşad etmesi icab ettiğine
kani olur.
Eşrefoğlu’nu hücreden çıkarır.Kendisinin mürşid sıfatıyla İznik’e dönüp halkı
irşadla meşgul olmasını söyler.Daha sonra şöyle hitap eder :
Halk senin zahirine de bakar.Onun için kıyafetini biraz düzmen lazımdır.Şu
hırkayı ve pabuçları al,giy.
Eşrefoğlu hırkayı giyer ve Pabucu da başına geçirerek :
Şeyhimin verdiği pabuç ayağımda değil,başımda gerektir.
Rivayete göre Eşrefoğlu pabucu başına geçirince pabuç yedi yerinden
çatlar.Eşrefiye tacının yedi terk (dilim) li olmasının bu olaya bağlayanlar çoktur.
Eşrefoğlu Hama’dan,şeyhinin yanından ayrıldıktan sonra İznik’e döner.Fakat
halkı irşad edecek yerde silik ve münzeviyane bir hayat yşamaya başlamıştır.Şandan
ve şöhretten hiç hoşlanmayan Eşrefoğlu,kimsenin dikkatini çekmeden fakirane bir ömür
sürüyor,elinden geldiği kadar halkla temas etmemektedir.Eşrefoğlu’nun bu şekildeki
hayatı kısa bir süre devam ettikten sonra,Eşrefoğlu’nu tanıyan ve onun şöhretini işiten
birisinin Hama’dan İznik’e gelmesiyle değişir.Bu şahıs İznik’te herkese Eşrefoğlu’nun
Hama’daki hayatını,Hüseyn-i Hamevi’nin yanında seçkin durumunu,menkıbelerini
anlatmaya başlar.Bundan sonra da halkın nazarları Eşrefoğlu’nun üzerinde
toplanmaya başlamıştır.İznik halkı artık O’na hürmet ve itibar göstermekte ve peşini
bırakmamaktadır.O halkın bu büyük alakasından rahatsız olmuş ve izini kaybetmek
istemiştir.Şehirden uzaklaşıp dağlara çekilir ve tekrar uzlet hayatına başlar.Fakat bu
şekilde yaşayışı da uzun sürmez.
Onun dağlarda dolaşmaşı bir köylünün dikkatini çeker.onu bir suçlu sanarak
yakalayıp evine getirir. Gayesi onu teslim edip ükafat almaktır. Fakat daha sonra,
Eşrefoğlu’nun şöhretini duyan köylünün annesi tarafından mesele anlaşılmış, köylü
de,annesi de ona mürid olmuşlardır. O yeniden şehre döner ve asıl vazifesi olan halkı
irşada tam manasıyla başlar.İlk mürüdi olan köylü,Eşrefoğlu’na Pınarbaşı denilen
yerde bir tekke inşa eder.İşte bu tekkede,Kadiriliğin bir kolu olan ve kendisiyle
başlayan Eşrefiliği yayarak müridlerini yetiştirmektedir. Ünü, İznik’ten başka Bursa’yı
ve civar şehirleri de kaplar. Saray çevresinde de tanına ve hürmet gösterilen bir kimse
olur. Sadrazam Mahmut Paşa onun müridleri arasına girer. Ömrünün sonuna kadar
Pınarbaşı´’daki tekkeden ayrılmaz. Muhtemelen Hicri 874 (Miladi 1469) yılının Hac
mevsiminde 120 yaşına yakın olduğu halde vefat eder.Tekkesinin yanında bulunan
türbesine defnedilir.Eşrefoğlu’nun türbesi daha sonra Sultan 4.Murat tarafından
yeniden yaptırılmış ve kıymetli çinilerle süslenmişse de,Yunan işgali sırasında
Yunanlılar tarafından yıkılmıştır. Tekke ve türbesinin yanında bulunan Eşrefoğlu Camii
ise halen mevcuttur.
CANIMI URYAN EDÜP
Canımı uryan edüp saldım bu aşk deryasına
Nagehan aşkın sataştım dürr-i bi hemtasına
Can u baş u din ü dünya verdim aldım derd-i yar
Merhem ol derd oldu ancak yüreğim yarasına
İlm ü akl ü zühd ü takva çün h,cab oldu bana
Külli sevdadan geçüp düştünm anın sevdasına
Masivadan göz yumup gördüm anın didarını
Kendüzümden el yudum girdim fena sahrasına
Ol fenadan bir fenaya bir fenadan key fena
Key fenadan sonra eriştim anın bekasına
Bir bekadır ol beka hergiz fena irmez ana
Aklını ko gel eresin bu sırrın manasına
Akl ile aşka girilmez aşk aklı mahv eder
Akl aşkın ol sebebden gelemez yurasına
Akil ister cennet ü hur ü kusur gılman ola
Aşıkın hiç meyli yoktur cennet ü ni´masına
Aşık ol kim göresin Dost yüzünü bunda bugün
Mağrur olma zahidin ol va´de-i ferdasına
Va´de-i ferdaya göymez aşık-ı şurideler
Göz karar derd ü şer erer zülfünün karasına
Eşrefoğlu Rumi aşkdan hoş haber verdi yine
Müddeinin hiç kulak urmaz kuru da´vasına
Müddeinin her sözünde vardurur niçe garaz
Talib isen girme zinhar müddei arasına
AŞK BENİ
Aşk beni yağma kıluptur sen beni sorma bana
Ben beni bulımazım nite haber verem sana
Nuş ideliden ol harabat-ı muganın camını
Aklım esrük canım esrük ne sorarsan sır ana
Ol şarabı kim ben içtim farig-i peymaneyem
Sakisi ol baki nurdur cehd edüp eriş ana
Bu vücudum katresin bahre irürdüm mest olup
Bu kamu mevc-i deryadur direm önden sona
Suretim aşık veli içim dolu maşuk benim
Aşık u maşuk birdir hemen kalma tana
Gel bu birlik şerbetinden bir kadeh nuş eylegil
Bir bakıp bir göresin dağılmayasın dört yana
Ben bu birlik dediğim yokluktur anlarsan sözüm
İkilik bu varlığın komaz varasın aslına
Sen bu yokluktan kaçarsın bir işit yokluk nedir
Bir mücella ayinedir Dost yüzün görmekliğe
Eşrefoğlu Rumi ikilik defterin yaktı oda
Bir olup birlik bulup birle birliğe
Ey Allahım
Ey Allahım beni senden ayırma
Beni senin didarından ayırma
Seni sevmek benim dinim imanım
İlahi dini imandan ayırma
Sararıben solup döndüm hazana
İlahi hazanımı daldan ayırma
Şeyhim güldür ben anın yaprağıyam
İlahi yaprağım gülden ayırma
Ben ol Dost bahçesinin bülbülüyem
İlahi bülbülüm gülden ayırma
Balığın canını suda dediler
İlahi balığım gölden ayırma
Eşrefoğlu senin kemter kulundur
İlahi kulu sultandan ayırma
ELVEDA
Elveda ey mah-i taban elveda
Elveda ey mihr-i Yezdan elveda
Elveda ey afitab-ı şer´i din
elveda ey mah-i taban elveda
Gündüzün bayram idi saimlere
Her geçen bir kadr idi kaimlere
Nurdan bir tac idin alemlere
Elveda ey mah-i taban elveda
Leylet ül kadr ü berat idin bize
Hem dahi savm ü salat idin bize
Nar-ı duzehten necat idin bize
Elveda ey mah-i taban elveda
Yılda bir gez şehri seyran eyledin
Kendüzin bu halka mihman eyledir
sonra tavus gibi cevlan eyledin
Elveda ey mah-i taban elveda
Hazrete bizden şikayet eyleme
Aybımız çoktur hakaret eyleme
Eşrefoğlu´na melamet eyleme
Elveda ey mah-i taban elveda
BU GÖNÜL
Bu gönül deriçesinde yine bir nur oldu peyda
Aklımı başımdan aldı beni kıldı delü şeyda
Temamet gönül cihanın o nurun şu´lesi tutdu
Yer ü gök tecelli doldu dağ u taş u ku u sahra
Ne ki var cemi eşya nikabın götürdü yüzden
Kamusunu gördüm ol Dost ma´şuk oldu her ca
Nereye kim bakar isem gözüm anı görür ancak
Görünen oldur hem gören kanı gelsün imdi bina
Ne vücud var,ne adem,ne zaman var,ne mekan
Ne piş ü pes,ne fevk u taht,ne yesar hod yümma
Kamu vahdet oldu kesret,götürüldü nur u zulmet
Dolu arş u ferş tamamet oldu anı görmez ama
Meğer Eşrefoğlu Rumi gene kendüden varuptur
Halka bir edna kalıptır pes anındur işbu gavga
BENİM İŞBU
Benim işbı garib canım aceb düşdü bu sahraya
yolunu Dost´a varmağa bunu edindi sermaye
Meğer bu can bu sevdayı ezelden tuta geldiydi
Yine ol Dost´a varmağa bunu edindi sermaye
Bu sevda bir aceb sevda götürür başına gavga
Nicenin tac ü tahtını bu sevda verdi yağmaya
Bu sevda dediğin aşktır bu sahra dediğim dünya
Bu sahrada bı esfelden bu aşkdur ilten alaya
Niceler işbu sahrada yolun yabana bırakmış
Vatanından cüda düşmüş dolaşmış,dolaşmış bu harabaya
Veli her sevda aşk olmaz aşıklar diridir ölmez
Ölen Şol kimselerdir kim gönül verdi şu dünyaya
Bu aşkı Hak bu canlara delil olmağa gönderdi
Bulan aşk odun aşk ile hakikat erdi Mevlaya
Gel imdi bul aşkı ki bunda göresin Dost´u
Görenler muntazır olmaz bugün ol Dost´u ferdaya
Sen ey gönlü kara münkir gider inkarı içinden
Didarım gtörmeyiser der Hak ol münkir-i amaya
Eğer dersen ki aşıkım bu aşk yolunda sadıkım
Budur bu da´viye mana koyasın canı ortaya
Eşrefoğlu Rumi sen bu aşkdan her giz ayrılma
Bu aşk cuşiyledir katre taşup varduğu deryaya
Bu aşk bir derd ahıdır gidenin Hakk´a rahıdır
Bu aşka berk yapış zinhar kayıkma dünya ve ukbaya
ERİLMEZ YARE
Erilmez yare biyar olmayınca
Cihanın halkı ağyar olmayınca
Hakikat alemine yol varılmaz
Bu mülkten külli bizar olmayınca
O vahdet bahrine kimse ulaşmaz
Akup göz yaşı pınar olmayınca
Müyesser olmaz ol yarin visali
Yolunda varı isar olmayınca
Bu dünya cifesin nefs iti komaz
Gönülde azm-i didar olmayınca
Gönül cem´ oluben Dost´a yönelmez
Bu dünya karı tarmar olmayınca
Gönül Dost´a özenmez derdlü olmaz
Bir ehl-i derde uyar olmayınca
Gönüle dolmaz ol yarin hayali
Hayal-i gayri yuyar olmayınca
Gönül ayinesi pasdan silinmez
Dilinde Dost tekrar olmayınca
Gönül bu aşka her giz mahrem olmaz
Tamam derde giriftar olmayınca
Cihanda kimse aşkdan haz etmez
Koyup namusu biar olmayınca
Kişi bu aşk içinde gerçek olmaz
Vefa koyup cefakar olmayınca
Cefasız kimse ermedi vefaya
Gül olmaz bellidir har olmayınca
Visal-i şerbetine kimse kanmaz
Yürek derd ile yanar olmayınca
Kime kim zerre derdi yaver oldu
Komaz aşkdan haberdar olmayınca
Ko gitsin dertsizi hayvandır ol kim
Yedilmez ana yular olmayınca
Var evvel derdli ol andan em iste
Timar yok sana bimar olmayınca
Sözünü ehl-i derdin etme inkar
Yolu bulmazsın ikrar olmayınca
Var Eşrefoğlu Rumi gibi sen de
Dolanma vasl-ı dildar olmayınca
AŞK İLE VİRAN
Aşk ile viran olan imaret ta ebed
Hardır ol her dü cihan oldu selamet ta ebed
Aşk ile aşka uyanlar göre ma´şuk yüzünü
Nef ile nefse uyan oldu melamet ta ebed
Aşık isen teni terk et canı ko canana git
Tene cana kalanın işi hacalet ta ebed
Sen vücudun safhasından yu gider benlik adın
İki cihan devletinden ol feragat ta ebed
Var riyaset bütin uşat yire sal namusunu
Halk içinde nefsi hor et bul saadet ta ebed
Çek mezellet darına kibr ü kine verme aman
Şöhreti ko külli şöhret oldu afet ta ebed
Kim ki şöhret bendine bunda giriftar olduysa
Akıbet toprak olup kıldı nedamet ta ebed
Yürü var dünya ile fahr eyleme Firavn gibi
Bitmez illa ol tefahürden şakavet ta ebed
Fakr ile fakreyle çün "Elfakrı fahri"der Resul
Mala mülke mağrur olma dime heyhat ta ebed
Cifedir dünya anın talibi itler der Nebi
Cife kovan kişinin işi hasret ta ebed
Cid eliyle can gözüne çek mücahit milini
Nefs ile hiç dostluk etme kıl adavet ta ebed
Meskenet ayinesinde bak cemal-i Dost´u gör
Hep hevalardan beri ol Hakk´a yüz tut ta ebed
Kes enaniyet peşini meskenet sikkiniyle
Kaz çıkar benlik kökünü ardına at ta ebed
İşbu yolda günde bin kez ger seni öldüreler
Teslim ol yüzün çevirme vir iradet ta ebed
Aşıka bu yolda can virmek gerek elbette kim
Şöyledir bu aşk içinde örf ü adet ta ebed
Kim ki can virmedi bunda sa´yi oldu hep heba
Gitmedi nefsinden anın hiç habaset ta ebed
Eşrefoğlu Rumi her kim pendini tutar ise
Görmeye iki cihanda ol melamet ta ebed
YİNE CANIM
Yine canım diöağına erişti ol lezzet-i Dost
İki cihan gerekmez çün ele girmez fırsat-ı Dost
Bana işbu müddeiler nice ta´n ederse etsin
Hele şimdi hasıl oldu bana bunda vuslat-ı Dost
Ne yerekim bakar isem gözüme görünen oldur
Gelsin ol diyen ki yoktur bugün bunda rüyet-i Dost
Basiret gözünü açsın hakikat nazarla baksın
Görsün ol ki nice dolmuş cihana delalet-i Dost
Eşrefoğlu Rumi sana inayet erişti Hak´dan
Yedi iklimine doldu temamet muhabbet-i Dost
EY HEVASINA TAPAN
Ey hevasına tapan
Tevbeye gel tevbeye
Hakk´a tap Hak´tan utan
Tevbeya gel tevbeye
Nice nefse uyasın
Nice dünya koğasın
Vakt ola usanasın
Tevbeye gel tevbeye
Nice beslersin teni
Yılan çiyan yer anı
Ko teni besle canı
Tevbeye gel tevbeye
Sen teni sandın seni
Bilmedin senden teni
Odlara yaktın canı
Tevbeye gel tevbeye
Sen dünya-perest oldun
Nefsin ile dost oldun
Sanma dirisin öldün
Tevbeye gel tevbeye
Gör bu müekkilleri
Yazarlar hayr u şerri
Günahdan olgıl beri
Tevbeye gel tevbeye
Ey miskin ademoğlu
Usan tutma alemi
Esmeden ölüm yeli
Tevbeye gel tevbeye
Ölüm gelicek naçar
Dilin tanını şaşar
Erken işini başar
Tevbeye gel tevbeye
Göçer bu dünya kalmaz
Ömür payidar olmaz
Son pişmaz assı kılmaz
Tevbeye gel tevbeye
Tevbe suyuyla arın
Dimegil bugün yarın
Göresin Hak didarın
Tevbeye gel tevbeye
Eşrefoğlu Rumi sen
Tevbe kıl erken uyan
Olma yolunda yalan
Tevbeye gel tevbeye
HEP FESAD
Hep fesad işlerime
Estağfirullah tevbe
Yaman teşvişlerime
Estağfirullah tevbe
Gözümün baktığına
Gönlümün aktığına
Kulağım çaktığına
Estağfirullah tevbe
Dilimin gıybetine
Nefsimin lezzetine
Hep azam lezzetine
Estağfirullah tevbe
Bildim suçumu bildim
Döndüm Çalabım tuttum
Geldim kapına geldim
Estağfirullah tevbe
Benden suçumu sorma
Ayıbım yüzüme urma
Mahrum beni döndürme
Estağfirullah tevbe
Settarül´uyub sensin
Gaffar üz zünub sensin
Fettah ül kulub sensin
Estağfirullah tevbe
Gerçi kim günahım çok
Rahmetin dahi artuk
Asine kapun açık
Estağfirullah tevbe
Nefs bendine tutuldum
Şeytana esir oldum
Her hata kim ben kıldım
Estağfirullah tevbe
Eşrefoğlu Rumi´nin
Şol çok günahlarının
Kefaretidir anın
Estağfirullah tevbe
Tevbeyi tacil edin
Gelin cennete gidin
Ey müminler siz edin
Estağfirullah tevbe
Arzu yılanlarının
Canları soktuğunun
Tiryaki ol ağunun
Estağfirullah tevbe
NE OLAYIM
Ne olayım derviş olsam
Hoş yürüsem dervişane
Terk eylesem kibr ü kini
Yüz sürüsem irişene
Kande baksam Dost´u görsem
Daim Dost´tan haber versem
Dost Dost deyu Dost´a ersem
Gelip Dost´u soruşane
Döksem gözlerin yaşını
Artırsam bağrım başını
Bıraksam dünya işini
Azm etsem ol binişane
Kosam nefsin çirkin huyun
Hiç vermesem nefse boyun
Aşk içinde erkan ayın
Budur Dost´a gidişene
Şeyh elinden giysem kisvet
Nefs elinden kılsam feryat
Aşk elinden versem şerbet
Yanubanı tutuşane
Eşrefoğlu Rumi söyler
İle şara haber eyler
Kim ki dost´u görmek diler
Varsın Dost´a bilişene
YİNE DOST´UN
Yine Dost´un kokusu geldi cane
Yine can mest olup oldu revane
Erüp aşk leşkeri taraş edüben
Yıkıp gönlüm evin kıldı virane
Beni benden giderdi kendi geldi
Kamu mülkümü aşk tuttu şehane
Verip bu akl ü canı aşkı aldını
Gözün assı erer mi bu ziyane
Din ü dünya kamusun Dost yoluna
Virem aldanmayam küfre imane
Diseler aşkı ko al ne dilersen
Diyem aşksız cihan değmez samane
Bu aşk ağır bahalı gevher olur
Ele girmedi aşk iki cihane
Bu aşkın kıymeti yokluk olur bil
Beha yetürmediler yok olane
Çü aşkın misli yok sen dahi yok ol
Ki sana aşk ola genc-i nihane
Gözüm açtı bu aşk gösterdi yolum
Bana aşk oldu mürşid-i yegane
Nikabın götürdüm gördüm cemalin
Vücud imiş nikab olan hemane
Çü aşk oduna varlık yandı külli
Dahi kalmadı ayruk hiç bahane
Deme bu razı Eşrefoğlu Rumi
Bu sırra mahrem bigane
Bulunmaz bu cihanda doğru bir yar
Aceb olmuşdürur şimdi zemane
ZAHİDA
Zahida gel aşka uy ar eyleme
Tevhidini aşkın inkar eyleme
Zerk ü hubbün evlerin eyle viran
Gönlünü ol mülke mimar eyleme
Masiva rengin gönülden sil gider
Bir gönülde hubbü tekrar eyleme
Aşk değişdür tesbih ü seccadeyi
Bundan özge dahi bazar eyleme
Derd-i yar ile yüreğin yara kıl
Derdi artur derde timar eyleme
Sırr-ı aşkı bilmez illa aşk girü
Sana aşk besdir dahi yar eyleme
Eşrefoğlu Rumi aşka yar isen
Dilde aşktan özge ezkar eyleme
BENİM ŞEYHİM
Benim şeyhim seni Hakk´a yetürür
Nice müşkülleri onda bitirür
Muhammed´in sancağına götürür
Abdülkadir Sultan derler şeyhime
Giderler gazaya çalarlar satır
Daima yaparlar hoş gönül hatır
Bağdat´ta türbesi nur olmuş yatır
Abdülkadir Sultan derler şeyhime
Aşığın yüreği yanar tutuşur
Çiğlerin var ise var onda pişir
Her kanda çağırsan gelip yetişir
Abdülkadir Sultan derler şeyhime
Daim Allah ile şeyhimin işi
Dost deyince akar gözünün yaşı
Eşrefoğlu Rumi anın dervişi
Abdülkadir Rumi derler şeyhime
ESKİ YAREM
Eski yarem var idi yürekte açıldı yine
Yer yüzüne kanlı yaşım yine saçıldı yine
Yüreğimin şerha şerha yareleri bitmedi
Noldu yine noldu yine yare açıldı yine
Yine ayın yenisidir deliliğim depreşir
Akl u fikrim konağından yine içildi yine
Tevbe vermiş idi zahid aşk şarabın içmeyem
Sındı tevbem dolu dolu yine içildi yine
Dediler idi bana kim aşk kitabın okuma
Fala bakayım dedim ol sayfa açıldı yine
Terziye ısmarladım Rumi´ye zahid donu biç
Tutmadı sözümü aşık donu biçildi yine
DEVŞİR AKLIN
Devşir aklın alli ala eyleme
Sil gözün yaşın gavga eyleme
Demedim mi sana benden özgeye
Gözün açuban temaşa eyleme
Daima görmek diler isen beni
Eşiğimden özge me´va eyleme
Gahi vasl ü gahi mahcub oluben
Gah nevha vü gah telala eyleme
Özge yarin var imiş var imdi var
Dahi vaslımı temenna eyleme
Aşık isen sen de aşıklar gibi
Rumi´ye gönlünü herca eyleme
DÜŞELİ AŞKIN
Düşeli aşkın bu canım iline
Beni bıraktı bu halkın diline
Gözlerimden yaş ile kan akıtır
İlle yaşım dilemezem siline
Zira aktıkça gözümden kanlı yaş
Hoş tesellir gelir ben kuluna
Hoş yaraşır aşıka gözü yaşı
Kim ki aşıksa gözünden biline
Ben bu aşktan bir nefes ayrılmazam
Ger yüreğim şerha şerha diline
0Aşk ile ben bir demimi vermezem
Aşksızın olan ömrün bin yılına
İsmi resmi Eşrefoğlu Rumi´nin
Kül olup savruldu aşkın yeline
Kalmadı nam u nişanı zerrece
Garka varup gitti aşkın seline
HAKTAN UTAN
Haktan utan olma asi
Gel ikrar eylegil ere
Er dediğim Tanrı hası
Gel ikrar eylegil ere
Zinhar erden olma ırak
Sekiz uçmak ere durak
Etmeyesin yarın firak
Gel ikrar eylegil ere
Er gönlü dolu Hak nuru
Ere müştak uçmak huri
Ko ol münkir-i tekbiri
Gel ikrar eylegil ere
Erdir ol Hazret´e varan
Didarını şeksiz gören
Yüklülere meded iren
Gel ikrar eylegil ere
Erenleri kim sevmeye
Tamu dibinde kaynaya
Kimse şefaat kılmaya
Gel ikrar eylegil ere
Er ilter seni cennete
Hem ulaştırır rahmete
Uğramayasın mihnete
Gel ikrar eylegil ere
Aldınsa erenler elin
Doğru vardın ise yolun
Gir uçmak içine salın
Gel ikrar eylegil ere
Eşrefoğlu Rumi nola
Erenler yolunda ola
Kan bahası didar ola
Gel ikrar eylegil ere
Gerçeklere budur nişan
Gerçek anmaz can ü cihan
Hak´tan ister isen iman
Gel ikrar eylegil ere
NEFSİ ZİNDAN EYLEGİL
Nefsi zindan eylegil daim riyazethanede
Kim halas olup gidesin sen dahi ol hanade
Tak riyazet zencirin boynuna nefsin aşk ile
Ta ki nefsin devlerin getiresin imane de
Bend edip nefsi bırak açlık susuzluk çahına
Zikr kılıcın ele al gir yola merdane de
Evliya vü enbiya Hak yola böyle girdiler
Nefslerin kahrettiler kıydılar hem cane de
Çünkü cane kıydılar külli hevesden geçtiler
La mekandan da ileri gittiler seyrane de
Bend edip salmaz isen nefsi raiyazet çahına
Sen anın bendindesin hiç düşmegil gümane de
Kim ki nefsi bağlayıp kılmadı kendüye muti
Nefse firkatte giriftar oldu ol şeytane de
Nefs-i emmare diler emrinde daim olasın
Hiç itaat etmeyesin ol yüce Sultan´e de
Eşrefoğlu Rumi kim nefsi müselman ettiyse
Mürşid-i hadi olur cinne hem insane de
ŞEYHSİZ
Şeyhsiz varamazsın yolu
Zinhar şeyhe eriş şeyhe
Şeyhin himmetidir ali
Zinhar şeyhe eriş şeyhe
Bir şeyh edim yola rehber
İşbu yola şeyh ile var
Budur sana doğru haber
Zinhar şeyhe eriş şeyhe
Gör ol şeyhsiz gidenleri
Kimi mülhid kimi dehri
Olma sen cebri ya kaderi
Zinhar şeyhe eriş şeyhe
Hak habibi iken Resul
Şeyhsiz Hakk´a varmadı yol
Kim şeyhi yok şeytandır ol
Zinhar şeyhe eriş şeyhe
Talibiysen Hak yolunun
Var elin tut bir ulunun
Tut pendin Eşrefoğlu´nun
Zinhar şeyhe eriş şeyhe
KOYUP AĞYARI
Koyup ağyarı sen gel yarı gözle
Gönül verme fenaya varı gözle
Cihanda lokma için gussa çekme
Yedirme nefsine murdarı gözle
Kanaat zenciriyle nefsin itin
Ki bağla yırtmasın deyyarı gözle
Gurab-ı nefse uyup cife koma
Bulup can bülbülün gülzarı gözle
Bu taşra halk ile pazarı terk et
Gönül şehrine gir esrarı gözle
Sakın Bağdad´ını uğrulamasın
Heva ile bu nefs ayyarı gözle
Ezelden Hak ile vade edüp sen
Hakk´a tap gayrı ko ikrarı gözle
Derip devşirme koyup gideceksin
Ne aldı gitti gidenleri gözle
Be derbendi geç Eşrefoğlu Rumi
Eriş kafileye saları gözle
Durugel karüban göçtü uyuma
Yabanda kaldı usanları gözle
ANIN DERDİ İLE
Anın derdi ile daim yine bu yüreğim yane
Kodu canımda aşk odun ezelden ta ebed yane
Beşarettir bana yanmak yolunda baş u can vermek
Bu bezirganlık özgedir erişmez sud u husrane
Bu aşk oldu beni yaksın tütünüm göklere çıksın
Eğer bu yüz bin canım varsa feda olsun o canane
Bu aşkın adeti yakmak ölür aşıkları daim
Şu kim aşk oduna yanmaz yazıldı adı hayvane
Anın aşkı bana yardır dilimde adı tekrardır
Gönül kevnine vermezler nazar kıl ehl-i irfane
Anın aşkı kime düştü dağıldı tadbiri şaştı
Mekanı lamekan oldu kılur kendini virane
Sefer kılur vücudunda bu aşkın taciri daim
Erer pazarına aşkın verir bin canı bir cane
Hayatın ruh ile sanman bu uşşakın eya gafil
Tecellisine ma´şukun bular can verdi şükrane
Gerkse zahid ü abid ol Eşrefoğlu Rumi sen
Çü vasıl olmadın Hakk´a yazılmaz adın insane
Ey aşıklar ey sadıklar ey esrükler ey ayıklar
Kayurmaz can u başından girenler işbu meydane
ANIN DERDİ İLE
Anın derdi ile daim yine bu yüreğim yane
Kodu canımda aşk odun ezelden ta ebed yane
Beşarettir bana yanmak yolunda baş u can vermek
Bu bezirganlık özgedir erişmez sud u husrane
Bu aşk oldu beni yaksın tütünüm göklere çıksın
Eğer bu yüz bin canım varsa feda olsun o canane
Bu aşkın adeti yakmak ölür aşıkları daim
Şu kim aşk oduna yanmaz yazıldı adı hayvane
Anın aşkı bana yardır dilimde adı tekrardır
Gönül kevnine vermezler nazar kıl ehl-i irfane
Anın aşkı kime düştü dağıldı tadbiri şaştı
Mekanı lamekan oldu kılur kendini virane
Sefer kılur vücudunda bu aşkın taciri daim
Erer pazarına aşkın verir bin canı bir cane
Hayatın ruh ile sanman bu uşşakın eya gafil
Tecellisine ma´şukun bular can verdi şükrane
Gerkse zahid ü abid ol Eşrefoğlu Rumi sen
Çü vasıl olmadın Hakk´a yazılmaz adın insane
Ey aşıklar ey sadıklar ey esrükler ey ayıklar
Kayurmaz can u başından girenler işbu meydane
EYA GAFİL
Eya gafil aç gözünü bir bak bu dünya haline
Hiç kimse geldi mi bunda düşmedi ecel eline
Niceleri Sultan edip tahta çıkardı bir zaman
Ahır yere vurdu anı irgürmedi visaline
Bu dünyayı benim sanup zinhar buna verme gönül
Nice senin gibilerin gülüp geçti sakalına
Bu fenaya aldanmagıl ol bekanın kaydı görgil
İşbu geçer dünya için girme halkın vebaline
Gör gör bunu fenasını çekme zinhar belasını
Tiz tiz nice noksan erer bir bak bunun kemaline
An şol günü yer devrile gökler çatlayıp yarıla
Mahluk bir yere derile İsrafil suru çalına
Atan anan kardaşların yad olup senden ayrıla
Şol ettiğin zulumlerin hep dadı senden alına
Şol dünyaya benim diyen atlar binip harir giyen
Kara toprak olup yatır kimse bilmez ki hali ne
Arif olan baktı gördü bunun mekr ü hilelerin
Bir parmağın da banmadı bunun ağulu balına
Buna gönül verenlerin ahır mağbunluktur işi
Akil olan aldanmadı bunun yalnış hayaline
Eşrefoğlu Rumi sen de ahir toprak olısarsın
Toprak olmadan toprak ol aldanma anın aline
Seni yavuz sananlara sen hayır dualar eyle
Kim kime ne sanır ise ahır geliser yoluna
GÖZÜN AÇ
Gözün aç imdi uyan
Tevbeye gel tevbeye
Gaflet uykusuna kan
Tevbeye gel tevbeye
Nice bir nefs arzusu
Nice dünya kaygusu
ya nice nice isyan
Tevbeye gel tevbeye
Ey dünyayı cem´eden
Sonra koyuban giden
Olmadın sen peşiman
Tevbeye gel tevbeye
Verme dünyaya gönül
Nefsi ko Hakk´a ol kul
Tab ziyanı assı sen
Tevbeye gel tevbeye
Ne yatarsın tururu
Korku çoktur ilerü
Nagah göçer karüban
Tevbeye gel tevbeye
Gelenler kamu gitti
Sevdiğini terk itti
Girdiler kabre uryan
Tevbeye gel tevbeye
Dervişliğin yoluna
Aşk ile geldin ise
Geç bitmez endişeden
Tevbeye gel tevbeye
Eşrefoğlu Rumi sen
Nefsine ver tevbeyi
Nefsin eyle müslüman
HER KİM
Her kim der ise daim
La ilahe illallah
Gönlünde dura kaim
La ilahe illallah
Endişesi Hak ola
Gönlü nur ile dola
Mahşeredek dey´gele
La ilahe illallah
Şu dem ki göçe canı
La havfı ola şanı
Çürütmeye hiç teni
La ilahe illallah
Aldatamaya şeytan
Munisi ola Rahman
Hem kurterıser iman
La ilahe illallah
Ol gün ki kare yüzler
Hem söylemeye sözler
Hoş hüccet olup söyler
La ilahe illallah
Var Eşrefoğlu Rumi
Terk etme bu kelamı
Değil aleddevamı
La ilahe illallah
Cehd eyle masivayı
Tarih edergör gönülden
Tevhide can u dilden
La ilahe illallah
BANA DERDİN
Bana derdin gerek derdin
Niderem mal ü ni´mayı
Bana aşkın gerek aşkın
Gerekmez özge gavgayı
Yeter bu başta bu sevda
Gerekmez bir dahi gavga
Muhammed Mustafa´dandır
Süre geldim bu sevdayı
Zehi gözler ki görürler
Cemali gülşenin Dost´un
Zehi tuti ve bülbüller
Ederler hoş temaşayı
Melamet yolunu tuttum
Selamet mülküne yetdim
Bu aşıklar makamıdır
Komazlar buna ra´nayı
Beni kodum ana gittim
Anın ile ana yetdim
Bu Rumi kuludur anın
Kim bile bu muammayı
ZEHİ BAHTLU
Zehi bahtlu şu canlar kim
Bulur anın visalini
Zehi devketlu gözler kim
Görür anın cemalini
zehi baht u saadetler
Zehi lutf u inayetler
Zehi şad u beşaretler
Ki işitir kelamını
Zehi tuti vü kumriler
Ki vasl-ı sükkerin yirler
Didara karşu dururlar
İçip kevser şarabını
Zehi bülbüller öterler
anın didarına karşu
Zehi aşıklar okurlar
anın hüsn-i kitabını
İlahi sen müyesser kıl
Bu Eşrefoğlu Rumi´ye
Ki ol meclis-i alide
Dura kavşura elini
SAFA İSTER
Safa ister isen terk et safayı
Vefa ister isen ko bi vefayı
Mahabbet şerbetin bir zerre içir
Ki hasta gönlüne bula şifayı
Bugün bu nefs muradın terk edersen
Yarın görmeyesin hergiz cefayı
Kuru ekmeğe doyurmadı nefsin
İşittin Hak habibi Mustafa´yı
Doyurma nefsini türlü taamla
Muhammed yer idi yavan gücayı
Tenini bezeme türlü don ile
Resul giydi müdam eski abayı
Sen ümmetsin uyuma gaflet ile
Ol ihya eder idi her geceyi
Sözün sanadır Eşrefoğlu Rumi
Sakın dünyaya uydurma hevayı
İde gör nefsine zecri kayurma
Ölümden öndin ölüp bul bekayı
ANIN AŞKI
Anın aşkı gerek bana
Gerekmez dünya ukbayı
Ki aşktır maksudum ancak
Kodum cümle temennayı
Mahabbet tadın evvelde
Kodu canım dimağında
Kamudan el çekip bu can
Anıp ister bu Mevlayı
Muhib mahbub mahabbet bil
Hakikatte bular birdir
Anınçün anı sevenler
Kodular külli sevdayı
Anın derdini bilmeyen
Cihanda nesne bilmedi
Gerekse varsın ol yüz yıl
Okusun ağ u karayı
Anın aşkı kitabından
Şular kim okudu bir harf
Hep ismi resmi mahvoldu
Unuttu hep masivayı
Ben ol şahbaz-ı kudsiyem
Kolundan uçtum ol şahın
Şikarım sürüp götürdüm
Kim avladım bu sahrayı
Avın aldım yine döndüm
Varıp şah koluna kondum
Cemaline bakıp her dem
Ederim hoş temaşayı
Ben ol serbaz-ı ünsiyem
Yolunda can u baş verdim
Bu gün gördüm ayan anı
Kodum va´de-i ferdayı
şerab-ı layezaliden
İçip hayran u mest geldim
Sözüm mestane anınçün
ider nükte-i garrayı
Niderim şol dili ben kim
Anın söylemeye razın
Niderim şol gözü ben kim
Ki görmeye dilarayı
Var Eşrefoğlu Rumi sen
Bu razı arife söyle
Ki her bir bihaber ami
Ne bilür bu muammayı
ŞULAR KİM
Şular kim Dost elinden içti camı
Olar bilmedi hergiz has u ammı
Olar esrükdürür daim ayılmaz
Olar fehmeylemezler subh u şamı
Olarda din ü dünya tadbiri yok
oların fikri Hakdır vesselami
Olar varlıkların Hakk´a verüptür
Oların Hak ile daim kıyamı
Olar bilmez yecuz u la yecuzü
Olar mezheb edinmez bir imamı
Oların gönlüne Hak şöyle dolmuş
Unutulmuş iki cihan tamamı
Oların varlığın Hak şöyle almış
Hemen kalmış buların halka namı
Olara kaorku yok iki cihanda
Olar görmeyiser dar-ı melamı
Olar iki cihandan geçtiğiyçin
Bulara verdi Hak Dar üs selam´ı
Olar Arşı ve Kürsü bir nefeste
Gezüp seyran ederler Rum u Şam´ı
Sebeb bunlar bu yer gök durduğuna
Bu mahlukun bularınla nizamı
Buların şanına geldi Resul´e
Ki "la havfün aleyhim" Hak kelamı
Buları Eşrefoğlu Rumi´ye sor
Buları sana göstere temamı
ARİF OL
Arif ol kim bilesin esrarını
Bu gözünle göresin envarını
Heşt Bihişt´den fariğ ol can terkin ur
Bunda bul yari bugün ko yarını
Kim ki bunda bulmak ister yarini
Varsın ol hep yare versin varını
Yarini yarına koyan kimseler
Bellidir terk idemez ağyarını
Her kim ağyara uyup yari kodu
Ta ebed görmeye ol dildarını
Yare yar olmak gerek yar isteyen
Yar içün komak gerektir arını
Bunda bugün yare sen yar ol dahi
Fariğ ol var kim bulur yar yarını
Gayrıyı terk et ki ayne eresin
Yuyasın ayniyle gayrın barını
Yardan ayrı bir nefes olmayasın
Çün veresin yara gönül şarını
Kande baksan yarı göresin heman
Görmeyesin bir dahi deyyarını
Arif anladı vü gafil tanladı
Eşrefoğlu Rumi´nin sözlerini
BİR BEN
Bir ben seni seven değil
Cümle alemdir sevici
Yüz bin ola her köşede
Yoluna canlar verici
Ben kim olam seni sevem
Ya yoluna canım verem
Sevenleri göriceğiz
Ben de bir boynun eğici
Varın sorun mürşitlere
Varmıdır bu derde çare
Hiç olur mu Dost´a ere
Düşman ile dost olucu
Düşman dediğim nefsindir
Şol tama´ ile hırsındır
keser tama´ tamarını
Dost´a aşıkım deyici
Aşık nefsine uymadı
Canını verdi doymadı
Kim ki canına kıymadı
Oldur ol yalan da´vici
Aşık kendüden el yudu
Dünya vü ahreti kodu
Hiç anmaz bilişi yadı
Kendüzün yoğa sayıcı
Durmaz akar gözü yaşı
Hiç onulmaz bağrı başı
Ah ile zar olur işi
Kimse yok halin sorucu
Eşrefoğlu Rumi gibi
Şöyle mücrim eksikli kul
Arasalar bulunmaya
Nefsi hevasın koyucu
Yani ol da aşıkım der
Doyunca yer yatar uyur
Nefsine dileğin verir
Zi utanmaz laf urucu
AŞK İLE
Aşk ile ol aşıkı
Sıdk ile ol sıdıkı
Mahbubudur Halıkı
Sultan Abdülkadiri
Aşık olan ülfete
Irak demez Bağdat´a
Kadrin bilir ziyade
Sultan Abdülkadiri
Devlet dilersen devlet
İzzet dilersen izzet
Eşiğinde kıl hizmet
Sultan Abdülkadiri
Eşrefoğlu Rumi
Dervişlerin mahremi
Evliyalar hemdemi
Sultan Abdülkadiri
EY ACEB
Ey aceb bilsem nedir Yarab bu derdin çaresi
Gün gün artar hiç onulmaz yüreğinin yaresi
Yüreğimin yaresine hiç tabib kılmaz ilaç
Ey aceb var mı dahi benim gibi biçaresi
Çaresi biçareliktir yine bu derdin heman
Çün bela burcundadır aşıkların seyyaresi
Gözü yaşlı bağrı başlı yüreği delik delik
Olmuşam alem içinde aşkının avaresi
Her kim inler bu beladan varsın ol aşık değil
Görsün ana neyleyiser nefsinin mekkaresi
Dünyayı mekkareye her kim dolaştı ta ebed
Gitmedi gitmeyiser anın yüzünün karası
Her kimin gönlünde zerre denli dünya hubbü var
Anı mahrum etti bilsin nefsinin emmaresi
Dost yolunda aşıkı ger kılsalar yüz bin pare
Dönmeye Dost Dost deyü çağıra her bir paresi
Eşrefoğlu Rumi bu derde giriftar olalı
Düştü bu deryaya kim yoktur anın kenaresi
BENCİLEYİN
Bencileyin yüzü kara
Gelmemiştir hiç bir dahi
Ben ettiğim yazukları
İtmemiştir hiç bir dahi
Daim işim nefs arzusu
Silinmedi gönlüm pası
Bencileyin Hakk´a asi
Olmamıştır hiç bir dahi
Geydim dervişler donunu
İlla varmadım yolunu
Yolu ben azduğumlayın
Azmamıştır hiç bir dahi
Ömrüm erişti ahire
Dürüşmedim hiç bir hayra
Bencileyin gönlü kara
Gelmemiştir hiç bir dahi
Her amelim dolu riya
Layık işim yok Tanrı´ya
Bu ben düştüğüm korkuya
Düşmemiştir hiç bir dahi
Adem donun donanmışam
hayvanleyin dirilimişem
Öyle kim nefse uymuşam
Uymamıştır hiç bir dahi
Bezirganlığa gelmişem
Geçmez metai almışam
Öyle kim ben aldanmışam
Aldanmadı hiç bir dahi
Eşrefoğlu Rumi nide
İşbu derdi ile gide
Öyle kim ah u zar ide
İtmemiştir hiç bir dahi
YİNE AŞK
Yine aşk elçisi geldi erişti
Yine aşk kadehin can dolu içti
Yine cuş eyledi canımda aşkın
Yine mevc urdu dürler taşra saçtı
Yine Mansur´layın hayran u mestiz
"Enel Hak" sırrını bu halka açtı
Yine ismim tılısımın bozdu aşkın
Yine canım kuşu pervaze uçtu
Yine canım hüması şahin var
Şikarın lamekana sürdü geçti
Mekansız lamekanda seyrederken
Nişansız binişan saydına düştü
Yine bu Eşrefoğlu Rumi yine
Buluştu dost´a canın saç u saçtı
ARİFE SORGIL
Arife sorgıl eğer sorar isen bu haberi
Sana arif verir ol senden içeru haberi
Haberi ister isen kim vereler can ile sor
Ki tene zahir olup gele belire eseri
Eseri can ile gönle erişip eyledi mest
Ol esreden yitirür Hallac-ı Mansur bu seri
Seyr ile bitmeye işin bu yola bakma güzaf
Mürg-ı ruhun döküser bunda nice bal u peri
Per-i akl ile uruc eyleyüp irmeye beşer
Kim anın nuruna doymaz ne melek ne beşeri
Beşeri sıfatı yak aşk oduna zerre koma
Gerü kendi gözün ile yüzüne kıl nazarı
Nazaro olalı ol binazarın Rumi sana
Gözetir oldu gözün daima Şam u seheri
Seheri gözler isen Eşrefoğlu ile bile
Ten ü candan geçüben Dost´a idesin seferi
CEMİ´-İ
Cemi´i enbiyalardan
Muhammed cümlenin şahı
Yüzü nurundan almışalar
Felekler şems ile mahı
Yedi kat gökleri geçti
Kadem arş üstüne bastı
Erişti kabekavseyn´e
Tvaf eyledi dergahı
Anın seyri sülukundan
Melekler aciz olmuşalar
Ki bin yılda varamazlar
O dir demde varıp rahı
Vereydim canımı kurban
Senin yoluna ey Ahmed
Aceb bir kez yüzün görsem
Seher vakti sehergahı
Bu Eşrefoğlu Rumi´nin
Günahı çokdürür gayet
Şefaat kıl ya Muhammed
Yüzün şems ü kamer mahı
DÜN Ü GÜN
Dün ü gün durma zikr et ol Hüda´yı
Ki anın zikri verir cana safayı
Bu fani ömrü Dost yoluna harc et
Dilersen bulasın ömr-i bekayı
Belasını anın baş üzre çek kim
Diye Dost dahi sana "dost biyayi"
Sözün işitme değme bir habisin
Refik edinme her bir binevayı
Nice bir nice bu tenperver olmak
Nice kılmak bu nefse merhabayı
Meğer gergessin avın oldu murdar
Hemin sayd idemezsin sen hümayı
Cihan yüzüne geldiğine bakma
Döner yüzü eder bir gün cefayı
Dilersen Hak kıla sende tecelli
Gönülde koma hergiz masivayı
Meleklerden öte seyran gerekse
Bu cismin sıkletine kıl devayı
Gözünden sil enaniyet sebalin
Dolu Hak göresin arz u semayı
Bu aşk bahrinde Eşrefoğlu Rumi
Çıkardı dürri ol giran behayı
Bu deryanın kenarın bekle zinhar
Ko bir türlü dahi tedbir ü rayi
Bu gevher eline düşe gümansız
Edesin Hakk´a hamd ile senayı
SENİ SEN
Seni sen yavı kıl kulli
Dilersen bulasın anı
Muhal olur anı bulmak
Tetirmeyince sen seni
Bikülli varını terk et
Gedersen ana sensiz gir
Bu yolun pasbanı çok
Geçirmez sen ben olanı
Ana ermeğe can vermek
Gerek iki cihan olmaz
Ezelden böyle kalmıştır
Bu yolun ayin erkanı
Anı bulmak dilersen var
Öligör ölmeden zinhar
Ecelsiz ölmeyince bil
Kimesne bulmaz ol hanı
Harab et yık makamını
Değiş adını sanını
Sana bir göz açıla kim
Göresin şah u sultanı
Eğerçi senden ol ali
Anın senden gider yolu
Seni bil sen seni bil ta
Bilesin ol yüce canı
Seni sen ten ü can sanma
Ya akl u nefs gönül sanma
Ya ademdir deme değme
Beşer surette hayvanı
Var Eşrefoğlu Rumi sen
Seni ko Dost´a git Dost´a
Bu varlıktan fena olgıl
Dilersen bulasın anı
HAKK´I SEV
Hakk´ı sev Hak sevenlerden tolundurmaz cemalini
Veli sevmeyene hergiz tadırmaz vasl-ı balını
Budur bil adet-i Mevla sevmez sevmeyeni asla
Kovar kurb-imcivarından eder buğ´d u azabını
Tamu odundan artuktur anın ayrılığı odu
Yanmasın kimesne oda bu ayrılık firakını
Bana ansız gerekmez cen bana ansız ne din iman
Cemal-i kabesin buldum iden hoş bir tavafını
Bana iman ü din oldur sevem hem ben anı kamil
Ki kıble edinem daim anın zülf-i siyahını
Bu akl u bu gönül bu can bu mal u mülk bu hanüman
Kamusunu verdim aldım anın aşkı belasını
Bana ne ilm ü ne fetva bana ne zühd ü ne takva
Beni şüride vü şeyda içirdi aşkı camını
İçip camını mest oldum "Enelhak" demini urdum
Ne beni ne anı bildim veremezem nişanını
Ki ondan yine bir camı dolu sundu ve içirdi
Beni bir sahva çıkardı ki aldan seçtim alını
Şarab-ı safi içildi alından alı seçildi
Yüzünden burka açıldı ayan eyledi razını
Bu razı ol bilir kim aşk anı mahv u fena kıldı
Fenasız ömre erişti bulup Dost´un bekasını
Bu Eşrefoğlu Rumi´nin sözün arif bilür arif
Ne bilsün değme bir nadan bu uşşakın kelamını
AŞKIN GAMIN
Aşkın gamın bile çekmeğe bana bir yar bulunmadı
Avare olup yürürüm uş bir karar bulunmadı
Düşdüm gamın denizine mevcileri aştı başımdan
Heyhat ümidim gemisine bir kenar bulunmadı
Sırrımı can u gönül ki dilerdi taşra bıraka
İlla ki mahrem olmağa razıma deyyar bulunmadı
Vaslın şikar idem deyu düşdüm aşkın hevasına
Aşkın içinden beladan özge şikar bulunmadı
Ol gün ki bu aşkın ile doldu canım hasta mecruh
Günden güne artar dahi derdine timar bulunmadı
Derd ü firak u firkat içinde kaldım ey dirig
Ey vay intizarım gicelerine bir seher bulunmadı
Doymadı bu can hicrine diler kim bir sefer kıla
Çünki ikamet içinde vaslına zafer bulunmadı
YİNE BU
Yine bu dertli gönül
Kaynadı taşa geldi
Aşk denizinin mevci
Başımdan aşa geldi
Sabrım kararım gitti
Aşk sırrımı faş etti
Ben dahi diyem şunu
Kim garib başa geldi
Ol benim gönlüm alan
Canıma canan olan
Hem beni deli kılan
Önüme düşe geldi
Ansızın olımazam
Buldum ayrılamazam
Ansız bu aklım bilmem
Tedbirim şaşa geldi
Siz şöyle sanmanuz kim
Ben şimdi aşık oldum
Canım ezel gününde
Aşka ulaşa geldi
"Kalü bela" denmeden
"Elest"den ileriden
Türlü mihnete aşık
Anda dolaşa geldi
Şol ben aşıkım diyen
Ol yalan dava kılan
Nefse dileğin veren
Bana temaşa geldi
Aşık hu nefse yagı
Nefsin kovarın sağı
Nefs ile aşık canı
Bunda savaşa geldi
Derd ü bela gözgüsün
Gözlerken dünün günün
Dost yüzüne can gözü
Ansızın tuşa geldi
Gerçi kim nihan geldi
Can gözü iyan gördü
Münkir münafık sandı
Ta´birli düşe geldi
Eşrefoğlu Rumi´nin
Varlığı hepsi senin
Her ne kim senden geldi
Canıma hoşa geldi
CİHANI HİÇE
Cihanı hiçe satmaktır adı aşk
Döküp varlığı gitmektir adı aşk
Elinde sükkeri ayruğa sunup
Ağuyu kendi yutmaktır adı aşk
Bela yağmur gibi gökten yağarsa
Başını ona tutmaktır adı aşk
Bu alem sanki oddan bir denizdir
Ana kendini atmaktır adı aşk
Var eşrefoğlu Rumi bil hakikat
Vücudu fani etmektir adı aşk
YÜREĞİME ŞERHA
Yüreğime şerha şerha yareler urdu bu aşk
Garet etti gönlüm ilin yağmaya urdu bu aşk
Şimdi hakim gönlümün iklimine aşktır benim
Akla nefse tene cana hükmünü sürdü bu aşk
Her sıfat kim nefsin ü aklın ruhun var idi
Tartdı Seyfullah yürüdü kamusun kırdı bu aşk
Bu gönül hücrelerini tahliye kıldı kamu
Ademiyyet noktasından sildi süpürdü bu aşk
Kendi varlığıyla külli varlığım mahv eyledi
Dost gözüyle baktı ol Dost yüzünü gördü bu aşk
Çün fena darında menlik Mansur´u berdar eyledi
Dost eşiğinde "Enelhak" nevbetin urdu bu aşk
Dün gün Eşrefoğlu Rumi derdin artar pes neden
Zahmine hod Dost elinden merhem irgördü bu aşk
CEFA VÜ
Cefa vü renc ü ihnettir adı aşk
Firak´ı derd-i firkattır adı aşk
Verüp rahatları mihnetle alıp
Dün ü gün ah u hasrettir adı aşk
Bir oddur kim cana düşmüş yanadur
Yürek oldu hararettir adı aşk
Kararı yok bu aşkın bi karardır
Ki dürlü dürlü halettir adı aşk
Münezzehtir gehi iki cihandan
Dükaliden ferağattir adı aşk
Gönülde derd-i yar ancak hemindir
Bu halktan kamu uzlettir adı aşk
Bu aşkı kimse vasfetmez dil ile
Gam u gussa vü hayrettir adı aşk
Sıfattır ma´şuka bu aşk-ı aşık
Ki aşk u maşuk bir zattır adı aşk
Bu aşkı ol bilirkim aşık oldu
Nice tevhid-i vahdettir adı aşk
Sorarsan aşkı Eşrefoğlu Rumi
Tamam Dost ile vuslattır adı aşk
HER KİME
Her kime kim şule bıraktı bu aşk
Aleme düpdüz anı çaktı aşk
Atlası çıkardı giydirdi palas
Tahtlarından şahları yıktı bu aşk
İki alemde gönül bağlamadı
Her kimin kim gönlüne aktı bu aşk
Yazılarda Mecnun´u hayran kodu
Leyli´ye çün bir nazar kıldı bu aşk
Hem de oldu bir nefes Mansur ile
Boynuna urganını taktı bu aşk
Harut´u Marut´u indirdi yere
Zühreyi aldı göğe çıktı bu aşk
Nicelere bağladı zünnarını
Zühd harmanını oda yaktı bu aşk
Eşrefoğlu Rumi aşka pek yapış
Çün sana da geldi yolaktı bu aşk
OL ZAMAN
Ol zaman kim ben ol Dost´tan ayrı düştüm oldum ırak
Hasret ü derd ü ah ile çok ağladım tuttum firak
İstedim yedi iklimi ne Rum´u kodum ne Şam´ı
Gezdim yürüdüm temamı başım açık yalın ayak
Yer mi kodum istemedik adem mi kodum sormaduk
Aç ve susuz halvetlede zari kılur idim yavlak
Kimse halim bilmez idi derde derman kılmaz idi
Derdim kime söyler isem der idi bana ahmak
Derdim benim ol yar idi alem bana ağyar idi
Gözüm yaşı revan olup akardı sanki bir ırmak
Derdim bulam mı ben anı komuştum ortaya canı
Her kim görür ise beni delidür der idi mutlak
Ne uslu ne delü idim ne diri ne ölü idim
Dost fikriyle dolu idim endişem Dost idi ancak
Dost Dost deyu gider idim Dost kandedir sorar idim
Dost haberin verenlere iderdim yüzümü toprak
İsteyürek buldum eri gerçek ere sordum yari
Didi yeter ettin zari Dost sendedir sen sana bak
Yürü halvet eyle seni senden zerre koma seni
Senden gidericek seni Dost sende edüben durak
Tutdum ol erin sözünü çevirdim benden yüzümü
İzledim kendi özümü benden bana göründü Hak
Gördüm alem Dost´tan dolu geldi bana der ol ulu
Var imdü sen şimden gerü sen ben defterin oda yak
Yaktım oda defterleri terk ettim ol tertipleri
Gördüm ki key hicap imiş aşıklara bu kara ak
Geçtim bu akdan karadan ikiliği sürdüm aradan
Birliğe yetdüm Dost ile birlikte okudum sebak
Eşrefoğlu Rumi gibi bu yola gerçek isen
Ta aşıklar arasında sana da dirler sadak
Bilesin bu muammayı yermeyesin yoksul bayı
Bir bakasın hass´a amma´a tutmayasın kimseye tak
DOST YOLUNA
Dost yoluna gidenlere eyidem nice gitmek gerek
Kimin ile yoldsş olup kimleri terk etmek gerek
Evvel mürşid elin tuta kalmaya dünya ahrete
Hiç demeye halim nite bildiğin unutmak gerek
Çeke bu yolun zahmetin rahat bile her mihnetin
İki cihan saadetin cümle hiçe satmak gerek
Nefsine zecr ide kati hiç anmaya akıbeti
Dost´a bulmağa vuslatı dünü güne katmak gerek
Meşgul ola riyazete bel bağlaya ibadete
Müştak olan hazrete ne uzanıp yatmak gerek
Şol kim geçe kendisinden ne canın ana ne hod ten
Cansız gider Dost´a giden dahi diyem nitmek gerek
Canlular varamaz yola canum diyen yolda kala
Can terk edip Dost´u bula candan sefer etmek gerek
Eşrefoğlu Rumi yarfı sevenlerin budur karı
Ol dost için ağuları sükker gibi yutmak gerek
BEN DOST
Ben Dost hevasına düştüm
Özge heva neme gerek
Başımda Dost sevdası var
Dahi sevda neme gerek
Ey zahid-i dünya perest
Var zühdünü arz eyleme
Ben aşık-ı şurideyem
Zerk u riya neme gerek
Ben Dost yolunda nakdümü
Hep oynayıp öldürmüşem
Çün gitti külli varlığım
Havf u reca neme gerek
Ben laubali giderim
İki cihanı niderim
Meylim yok sekiz uçmağ´a
Pes masiva neme gerek
Ben uykumu fikretmezem
Düş görüp tabir etmezem
Ben gelmezem ben gitmezem
Beka fena neme gerek
Ben mest-i ezel gelmişem
Ben ta ebed mest giderim
Hiç ayılmaz esrüklüğüm
Zühd ü takva neme gerek
Ben Dost ile peymanımı
Elest´den ön berkitmişem
Ben Dost´u ıyan görmüşem
Hayal u rüya neme gerek
Gerçi suretde insanım
Ben sultan-ı ins ü canım
Ben fariğ-i dü cihanım
İşbu gavga neme gerek
Ben Eşrefoğlu Rumi´yem
Ben bakiyem ben kadimem
Ben ol mür-i lahutiyem
Arz u sema neme gerek
GER KADİMİ
Ger kadimi Dost gerekse ol kadimi iste bul
Andan özgesinden arın var anın derdiyle dol
Andan ayrı hep fenadır baki oldur layezel
Dün üzgün sen hizmet eyle var ana gerçek kul ol
Kim ana gerçek kul olsa ta ebed azad olur
Hiç zeval ermez ana çün Dost anı kıldı kabul
Dünyanın lezzetine aldanma kim tizcek geçer
Heşt behişt´ten fariğ ol kim bulasım Hazret´e yol
Var götür külli hevesten gönlünü ey yol eri
Varlığın yokluğa değşür ölümünden öndin öl
Ölümünden öndin ölendir bugün Dost´u gören
Bu sözüm hakdır inan öyle buyurdu Resul
Bundan içeru dahi sözüm var diyem anlar isen
Var seni külli yitir ta sen gidesin kala ol
Andan anın gözi ile bak her neye bakar isen
Hak görüne sana külli fevk u taht u sağ u sol
Eşrefoğlu Rumi´nin tut pendini talip isen
Hak nuru ta gönlüne senin dahi ide nüzul
BU DÜNYAYA
Bu dünyaya verme gönül
Dünya sana kalır değil
Dünya seven dost katına
Yüz akıyla varur değil
Bu dünyanın mahabbeti
Şol ağulu bal gibidir
Ağusun bilen ol bala
Parmağını banar değil
Bu dünyanın zehri katı
Cana erer mazarratı
Zehrini bilmeyen bunun
Kenduyü sakınur değil
Bu dünyayı derip yığma
Ahır koyup gitsen gerek
Koyup gideceğin sanan
Dünyayı devşürür değil
Aşıkların gönlü kuşu
Düşmez dünya tuzağına
Gerçek eren bu dünyayı
Hiç muhale alur değil
Ol Hak habibi Mustafa
Bu dünyaya cife dedi
Ol kim ussu olan kişi
Cifeye aldanur değil
Pes yine mahrem olmağa
Şaha bir şahbaz gerek
Yoksa değme kuş avlayan
Ulu şaha varur değil
Eşrefoğlu Rumi sen de
Eğer şaha mahrem isen
Himmetin gözüne kevneyn
Zerre denlu gelür değil
GEL BU AŞKIN
Gel bu aşkın şerbetinden bir kadeh nuş eylegil
Gel bu aşk ile başını ta ebed hoş eylegil
Gel beru gel aşk elinde dolu peymane getür
Gel bu mecliste bu gün sen canı sarhoş eylegil
Gel bu aşıklar önünde yere sal namusunu
Gel bu zühdü aşka değiş aklı medhuş eylegil
Gel bu aşk pazarına gir yoğa sat hep varını
Gel beru külli hevesden gönlünü hoş eylegil
Gel bikülli masivadan yüz çevir yum gözünü
Gel bugün can gözün aç Dost yüzüne duş eylegil
Gel bu aşk ile bugün katreni deryaya ilet
Gel beru derya ile derya olup cuş eylegil
Gel bu aşk deryasının dermek dilersen dürlerin
Gel bu Eşrefoğlu Rumi sözlerin guş eylegil
CANLAR CANIN
Canlar canın ister isen bu cism u candan fariğ ol
Gerçek Hakk´a aşık isen iki cihandan fariğ ol
Bu meydana girdin ise nefsin boynun urdun ise
Kibr u kini sürdün ise dost u düşmandan fariğ ol
Aşk şerbetin içtin ise can gözünü açtın ise
Dost ile buluştun ise assı ziyandan fariğ ol
Gafletten ayıldın ise kendözüne geldin ise
Fesad işetn döndün ise tertip düzenden fariğ ol
Ölmezden evvel öldün ise ger sen sni bildin ise
Yola boyun verdin ise bu ad u sandan fariğ ol
Mürşid elin tuttun ise dünyayı terk ettin ise
Hak sözün işittin ise veren elinden fariğ ol
Eşrefoğlu rumi sen de eğer gerçeklerden isen
Fariğ ol bu cümlesinden kevn ü mekandan fariğ ol
KARARI KALMADI
Kararı kalmadı canın
Nidem pes azm-i yar idem
Yıkam bünyadını nefsin
Dağıtam tar u mar idem
Düşem derdine ol yarin
Uram terkine ağyarın
Visaline bu hicranın
Ola bin can isar idem
Tasarrufdan elim çekem
Varam bir kuşede çökem
Dün ü gün gözyaşı dökem
İşim ah ile zar idem
Bana aşk oldu çün hadi
Gönülde urdu bünyadı
Koyam bu ehl ü evladı
Beni aşka uyar idem
Nice gurbet nice firkat
Nice bu halk ile ülfet
Bulamadım beni halvet
Ki bu derde timar idem
Uram aşk odunu cana
Nite ki yane pervane
Olam şöyle ki divane
Melamet ihtiyar idem
Belasın nuş idem aşkın
Sadasın guş idem Dost´un
İrem şahin varam Şahın
Cemalini şikar idem
Teallük katidem benden
Geçem bu can ile tenden
Tevelli çün gele andan
Benim nem var ki var idem
Var Eşrefoğlu Rumi var
Öligör ölmeden zinhar
Bu derde bu olr timar
Ki daim derd-i yar idem
YÜZÜNÜ GÖRELİ
Yüzünü göreli hayran olmuşam
Bilmezem ben ben mi ya sen olmuşam
Düşmüşem aşk bahrine gavvas olup
Bahr içinde gevhere kan olmuşam
Zahirde gerçi fakirem natüvan
Batında kevneyne Sultan olmuşam
Kaf ber kaf hakimem hükmeylerem
Mühr elimdedir Süleyman olmuşam
Gulgulemle yerler gökler doludur
Ben hemin dillerde destan olmuşam
Mümine ikrarı sıdk ile safa
Münkire inkar u tuğyan olmuşam
Eydün ol dertlilere gelsün beri
Kim bugün her derde derman olmuşam
Sırrımı bilmez benim ins ü melek
Sırr içinde kim ne pinhan olmuşam
Gerç kim ben Eşrefoğlu Rumi´yem
Cümlenin isteği ben olmuşam
BUGÜN İŞBU YOLA
Bugün işbu yola merdane geldim
Visali şem´ine pervane geldim
Elime aşk çevkanını aldım
Top edip başımı meydane geldim
Ezel nuş etmişem aşkın şarabın
Ebed ayılmazam mestane geldim
Susamış canları kandırmak için
Elimde dop dolu peymane geldim
Kayırmazam hezaran müddeiden
Anın aşkıyla çin bigane geldim
Namusum şişesini taşa çaldım
Niderim arı çün divane geldim
Ol meclis mestiyem hem sakisiyem
Sürerim devrimi devrane geldim
Seladur dertli gönüller seladur
Tabib ü haceyem dermane geldim
Ben ol şahinem uçdum şah kolundan
Şikar eğlemeğecevlane geldim
Seladur kim gelirse şaha iletem
Delil olmağa her insane geldim
İman donun Muhammed meclisinde
Giyip tavusleyin cevlane geldim
Aşıklar darını gördüm diklimiş
Kararı kalmadı meydane geldim
Benim bu Eşrefoğlu Rumi mücrim
Ki aşıklara ihsane geldim
EZELDEN AŞK
Ezelden aşk oduna yane geldim
İçdim aşkın şarabın kane geldim
Cüda düşmüş yarinden bir garibim
Visalin isteyü hicrane geldim
Şu bülbülüm ki gülden ayrı düşdüm
Firakıyle bu haristane geldim
Kararım yok cihandan tiz giderim
Bu suret mülküne mihmane geldim
Benim Yusuf bugün Ken´aneli´nde
Beden mısrındaki zindane geldim
Bana düzehtir ansız kamu cennet
Anın gayrına çün bigane geldim
Ben nefsin leşkerin kırmağa daim
Bahadır oluben meydane geldim
Gaza etmekliğe bu nefs´i şoma
O Dost yoluna can kurbane geldim
Şikarım süre bu sahraya çıktım
Adam iletmeğe Sultan´e geldim
Hakk´ı bilmeğe geldim bunda bellü
Ne cennet hur u ne rıdvane geldim
Hakka bildim ki adem doğru yoldur
Anınçün azm edüp insane geldim
Bugün bil Dost´u Eşrefoğlu Rumi
Yarın deme ki vah pişmane geldim
RAZIYEM DERDİNE
Razıyem derdine yarin men şikayeti itmezem
Kendi halim söylerem gayri hikayet itmezem
Derd ü mihnet yoldaşımdır bu yola azm ideli
Dost belasından başım bir dem selamet itmezem
Her ne kim Dost´tan gelir sabir ü şakir durmuşam
Aşıkam derdim yeter özge feraset itmezem
Niceler yarin visaline irişmeğe iver
Çün iradet Dost elinde ben acalet itmezem
Aşk ile bilişeli illetle kılmadum amel
Cennet ü hur u kusur için ibadet itmezem
Her ne kim işledüm ise bigaraz işlemişem
Bendeyem tacir değilem ben ticaret itmezem
Geçüben assı ziyandan laubali giderem
Dost´a gider çün gönül gayra delalet itmezem
Dost önünde nefs ile dün ü günü cenk iderem
Nefsim ile dost olup Dost´a adavet itmezem
Dost bana nefsini kahreyle berü gel didi çün
Nefsimi kahreylerem hergiz inayet itmezem
Dost yolun göstermedin bildim ki benlikmiş bana
Benlik evin yıktım u yaktım imaret itmezem
Korku kaygu ar u namus olmaya aşıklara
Dost için baş oynaram vehm ü hayalet itmezem
Aydurem aşıklara aşktan haber şimden geru
Aşikare gün gibi gizli işaret itmezem
Söyle Eşrefoğlu Rumi derdini aşıklara
Dime kim ben gizlerem aşkı melamet itmezem
EY DOST
Ey Dost senin yoluna
Canım vereyim canım
Aşkını koymayayım
Oda gireyim canım
Bu dünya aşılara
Bir aldangaç olurmuş
Bu yalan aldangaçın
Terkin urayım canım
Çün ömür göçer imiş
Can kuşu uçar imiş
Yoluna cism ü canı
Harca süreyim canım
Beni sana vereyim
Sensiz beni nideyim
Ben senin huzuruna
Bensiz varayım canım
Vahdetin şarabından
Bir cura nuş ideyim
Enelhak çağırayın
Feryad urayım canım
Halka gavga salayım
Ben dahi Mansur´layın
Zülfünde asılayım
Dara varayım canım
Ger beni senin için
Yetmiş kez öldüreler
Bin kez dahi ölmeğe
Boyun vereyim canım
Meşayıhın himmeti
Kılıcını alayım
Kendi nefsim boynunu
Kendim urayım canım
Benden bana yakınsın
Canımdan sevgilisin
Ya ben seni isteyü
Kanda varayım canım
Sen canımın canısın
Gevherimin kanısın
Vaslın haberin girü
Sana sorayım canım
Eşrefoğlu Rumi´yi
Aradan tarh ideyin
Senin ile bakayım
Seni göreyim canım
DUYMASIN BU CAN
Duymasın bu can gönül ben Dost´a pinhan giderim
Akl ü can biganedir bidil ü bican giderim
Masiva rengin döküp aşk ile hemreng oldum uş
Kodum insan varlığım şöyle uryan giderim
Bana ne ilm ü amel ne küfr ü iman nisbeti
Kamusundan el yudum aşka uyuben giderim
Elveda olsun sana ey zühd ü takva elveda
Cezb edüb çekti beni ol bahr-ı umman giedrim
Yedi tamu sekiz uçmak bir dem anlamaz beni
Lutfedip "ircii" tablın urdu Sultan giderim
Bu harabatın niçin mimarı olam çünkü ben
Dost´la kıldım ezelde ahd ü peyman giderim
Eşrefoğlu Rumi´yem aşkı şarabından anın
Ta ebed şuride mest ü hayran giderim
Ol şarabın curasına vermişim kevneyni ben
Vasl iydine irüp canımı kurban giderim
ŞÖYLE KİM
Şöyle kim bi dil ü bi can olmuşam
Kendü ahvalime hayran olmuşam
Gah beni ben bilmezem kim kandeyem
Gah cem ü gah perişan olmuşam
Gah oldum binişan ü gah banişan
Gah nişansız mülke Sultan olmuşam
Gah ferişteh olmuşam gahi peri
Gah div ü geh Süleyman olmuşam
Gah oldum Şeyh Sanan-ı zeman
Gah tersa geh müslüman olmuşam
Gah bulut olup hevaya ağmışam
Gah katre gah umman olmuşam
Gah hevadan yağmur olup yağmışam
Gah nebat ü gah hayvan olmuşam
Gah od u su yel ü toprak fert fert
Gah tıyn gah tıynda pinhan olmuşam
Gah ısı geh soğuk gahi i´tidal
Gah damarlarda girip kan olmuşam
Söyleyen hem söyleten her natıkı
Tenlere can cana canan olmuşam
Gah mescid gah sacid gah sücud
Gah deyr ü gah ruhban olmuşam
Gah saki gah sagar gah mey
Gah esrük gah mestan olmuşam
Gah Türk ü gah Arap gahi Acem
Gah Hindu gah Yunan olmuşam
Gah kış u gah yaz u gahi bahar
Gah bülbül gah gülistan olmuşam
Gah cism ü gah cevher geh araz
Gah maadine girip kan olmuşam
Gah berr ü gah bahr ü geh serab
Gah imaret gah viran olmuşam
Gah zemin ü geh zaman gah asüman
Geh zemanı döndüren ben olmuşam
Gah Tur u gah münacat gah musa
Gah Firavn gahi Haman olmuşam
Gah irad gah mürid ü gahi murad
Gah küfr ü gah iman olmuşam
Gah düzeh gah muazzeb geh azab
Gah cennet gah rıdvan olmuşam
Gah renc ü gah renclü geh tabib
Gah nale gah efgan olmuşam
Gah bu cümlesinden oluram beri
Ne melek ne cin ne insan olmuşam
Eşrefoğlu Rumi´yem ben kim bugün
Kesret ü vahdette yeksan olmuşam
Ben Süleyman-ı zemanım kuş dilim
Söylerem alemde destan olmuşam
Nisbetim yok masivallaha benim
Bir beş on gün bunda mihman olmuşam
Şahinem şahım şikare gelmişem
Bu bişede gör ne arslan olmuşam
Saydımı aldım yine döndüm şaha
Varuben Şehbaz-ı şahan olmuşam
VATAN ARZULADIM
Vatan arzuladım bundan giderim
Koyup bu varlığı andan giderim
Yuvamı özledim şuride oldum
Uşadup bu kafes tenden giderim
Dilerim sabr idem bir dem firaka
Alur şevk sabrımı benden giderim
Sefer kılmak için ol Dost iline
Yıkup işbu beden mısrın giderim
Bozarım bendini işbu tılsımın
Bu cism ayrılmadan candan giderim
Ezel vaslı şarabın içmiş idim
Ayılmadan humarından giderim
O meclis zevki zail olmadı hiç
Safa bulmadım ağyardan giderim
"Elest" savtın henüz dinler kulağım
Temamet doldum ol ünden giderim
Hayali şöyle doldu gönlüme kim
Beni bensiz kodu benden giderim
Yürek kaynar bu can oynar bedende
Gönül cuşi geçer hadden giderim
Visali önüme düştü Habib´in
Nice ayro olam Dost´tan giderim
Dime bu sözü Eşrefoğlu Rumi
Şulara kim dimez bundan giderim
GAH KENDÜME
Gah kendüme gelürem gah yavi kılınuram
Gah yok ile yok oluram gah varlıkta bulunuram
Gah denizlere düşerem mevc urup taşra taşaram
Gah nadan eline düşerem kem behaya alunuram
Gah çıkaram bu göklere dönerem çarh ile bile
Gah ay ile bedr oluram gah gün ile dolanuram
Gah nebar olup biterem gah toprak olup yataram
Gah et gah kan sünük olup hep tenlerde çalkanuram
Gah Arafat´a çıkaram "lebbeyk" urup baş açaram
Gah kurban yerine gelüp koç olup boğazlanuram
Gah hanigahta sofiyem gah meyhanede fasikem
Gah raksa girüp dönerem gah saz olup çalunuram
Gah onaram gah azaram bu halk içinde gezerem
Gah şah olup şahbaz olup şikar edüp avlanuram
Gah çevgan elüme alup girerim aşk meydanına
Gah top olup Dost önünde şarktan garba yuvarlanuram
Gah hassül has oluram gah Hızır İlyas oluram
Yürürem yaşta kuruda yüklülere bölünürem
Gah deniz gah göl oluram gah Sultan gah kul oluram
Gah bahar u gül oluram elden ele yulanuram
Gah şakird ü gah üstadem gah dadsitan u geh Adem
Gah Şirin gah Ferhadem kaya kesüp eğlenürem
Gah av geh avcı oluram gah yol geh yolcu oluram
Gah yürürem gah araram menzil menzil dinlenürem
Gah ne menzil var ne makam ve ne vücud var ne a´dem
Hak´tan gayrı yok vesselam ya ben kande dolanuram
Gah muti´ gah asiyem gah alim gah amiyem
Gah Eşrefoğlu Rumi´yem bu dillerde söylenürem
AŞK SAYRUSU
Aşk sayrusu olanlara gelsünler timar eyleyem
İçürem aşk şerbetini Dost´tan haberdar eyleyem
Açam batın gözünü göresün kendü kendünü
Dost´a döndüren yüzünü alemden bizar eyleyem
Söyündürem nefsi odın bozam tılsımının bendin
Götürem benliği seddin ol Dost´a yular eyleyem
Ol taş olmuş gönüllere uram aşkın külüngünü
Ab-ı hayatı akıtam gönlünde pınar eyleyem
Hak bu gönüller kıflının miftahını verdi bana
Açam gönlü kilidini gencini izhar eyleyem
Ben dalmışam aşk bahrine sataşmışam gevherine
Ol gevherden aşıklara gelsünler isar eyleyem
Ben Dost´u görüp gelmişem devranım sürüp gelmişem
Dost dostlara gelsün dedi geldim ki haber eyleyem
Kılavuzuyam ol yolun dilin bilürem ol ilin
Cem´ eyledüm kafilemi pes Dost´a sefer eyleyem
Varam ol canlara canını ol madenlerin kanını
Ol iki cihan fahrini kafile-salar eyleyem
Gel bu kafileye katıl olmasun amelin batıl
Gelsün alim gelsün cahil Cafer-i Tayyar eyleyem
Hakikat bahrine daldım marifet gevherin buldum
Tarikatte satam alam şer´ ile pazar eyleyem
Tuttum Muhammed şer´ini hem görklü sünnetini
Dün ü gün salavatını dilimde tekrar eyleyem
Eşrefoğlu Rumi ile gel Dost´a bile git bile
Pek yapışgıl eteğine demegil kim ar eyleyem
EY DİRİGA
Ey diriga geçti ömrün kendü özüne gelmedin
Bir gün ansızın göçersün yol yerağın kılmadın
Dünyayı ma´mur edersin dini eyledin harab
Şöyle gafilsin bu yolda bir içim su almadın
Nefse uydun aklı kodun Hakk´a olmadın muti´
Bu delalet içre kaldın hiç hidayet bulmadın
Hak yoluna bir kadem ihlas ile yürümedin
Din ü iman terkin urdun nefs yolundan kalmadın
Ol Hüda nefsini düşman kıldı sana aklı dost
Düşmanını dost edindin ey hayf kim bilmedin
Hakk´ı koydun sen hevana uydun oldun putperest
Bende oldun nefsine bir dem Hakk´a kul olmadın
Kanı Hak ile ezelde ettiğin kavl ü karar
Ahdi sıydün gayri sevdün doğru yola gelmedün
Eşrefoğlu Rumi ezel ikrarına durdun ise
Masiva rengin gönülden pes ne içün silmedin
EY GÖNÜL
Ey gönül var kim bu derdden sen haberdar olmadın
Anın içindir bu yolda sen çeker dar olmadın
Ey gönül var kim benimle Dost´a karşı yetmedin
Çok cefalar eyledin bana vefadar olmadın
Her gice fikrinde ben bir lahza haba varmadım
Sen benimle yar olup bir gece bidar olmadın
Ben doladım Dost zülfün boynuna kılmak kement
Sen perişanlık idüp ol dara berdar olmadın
Ben ki ol şahin cemali şem´ine pervaneyim
Var gönül var kim düşüp ol şem´a yanar olmadım
Pes senin gibi gönül varsın bana mahrem değil
Çünkü bu aşk zehrini benimle tadar olmadın
Eşrefoğlu Rumi ile yoldaş oluben gönül
Geçüben assı ziyandan Dost´a gider olmadın
BU GÖNLÜM
Bu gönlüm derdine düştü Hüda´nın
Unuttu sevkini iki cihanın
Feragat cübbesine çekti başın
Bıraktı kaydını bu cism ü canın
Kamu sevdiklerinden yüz çevirdi
Özünden yuydu nakşın masivanın
Boşaldı doldu Dost´un derdi ile
Yudu defterlerin çun u çeranın
Taşa çaldı şişesin nam u nengin
Oda yaktı yuvasın ad u sanın
Kamu rahatların mihnete verdi
Dolu dolu içer zehrin belanın
Bu yokluk yazusunda çok seğirtti
Bekasın ta bulunca ol bekanın
Ne aşıktır bu gönül Allah Allah
Ne urdu terkini göre mekanın
Gel Eşrefoğlu Rumi sen dahi gel
Dağıt leşkerlerin kibr ü riyanın
Diriyken kendini var ölmüşe say
Geçir ol Dost ile devr-i zemanın
CEM OLMUŞ
Cem´ olmuş dervişleri
Pirim Abdülkadir´in
Yolunda sadıkları
Pirim Abdülkadir´in
Elim verdim eline
Kurban olam diline
Canlar feda yoluna
Pirim Abdülkadir´in
Arısının balıyım
Bahçesinin gülüyüm
Bağının bülbülüyüm
Pirim Abdülkadir´in
İnkar eden ol eri
Mürşit eder şeytanı
Aslıdürür Geylani
Pirim Abdülkadir´in
Sana direm hey kişi
Kalpten çıkar teşvişi
Oda yanmaz derivişi
Pirim Abdülkadir´in
Evliyalar rehberi
Hakkın sırra mazharı
Başında kudret gülü
Pirim Abdülkadir´in
Hak katında uludur
İki cihan doludur
Eşrefoğlu kuludur
Pirim Abdülkadir´in
GEL BU NEFSİN
Gel bu nefsin zulmetini tozunu sür aradan
Kande baksan gözlerine görüne ol Yaradan
Cümle eşyada tecellisi Hakk´ın zahir veli
Görmez anı nefsini kurtarmayan emmareden
Nefsini emmareden kurtarmağa key er gerek
Yoksa gevher kıymetin isteme seng-i hareden
Masivanın nakşını külli gönülden yürü gider
Ta ebed yüzün çevir bu dünya-yı mekkareden
Ayin erkan aşk yolunda böyledir bellü beyan
Can verüp baş oynayanlar isteyeler çareden
Gözsüze bak kör dimekten assı yoktur zerrece
Çün enaniyyet sebali gitmez ol biçareden
Nice bir elfaz-ı ma´ni bahs idersin ey fakih
Var utan ki Hak münezzehtir bu ağ u kareden
Geç bu suret aleminden gir maani mülküne
Seyr edüp sırlar duyasın seb´a-i seyyareden
Ademin sırrıdır ol nur-i İlahi bil yakın
Sureti gerçi kim olmuştur anın dört pareden
Eşrefoğlu Rumi sözlerin senin mermuzdur
Arif olanlar bu remzi fehm eder işareden
CİDDİ TAM ET
Ciddi tam et kıl amel fırsat sakın fevt olmasın
Hep hevalardan kesil şeytan sana yol bulmasın
Nefs ü heva arzuları seni yoldan atmasın
Zerk u riya kavgası gelüp gönlüne dolmasın
Berk yapış şer´in ipine iresin menziline
Kibr ü kin buhl ü hased seni yabane salmasın
Var eriş mürşid katına hizmet et hazretine
Saykal urdur kalbine pasıyla şöyle kalmasın
Gönlünün ayinesin gayrın hayalinden arıt
Yek cihet kıl kalbini hem bir yana dağılmasın
Geç bu sevda-yı sivadan kim yeter sevda-yı Dost
Kıble birdir Dost birdir ikilik anılmasın
Eşrefoğlu rumi gerçek ol Bir´i sevdin ise
Gönlüne ol Bir´den özgenin hayali gelmesin
KANAAT GENCİNE
Kanaat gencine elin meğer erişmedi senin
Anınçün nefsin ucundan bıraktın mihnete canın
Gel öüzün mihnete salma bu fani zevke aldanma
Serabı su sanup kalma sözün işitme şeytanın
Yemek içmek ve ni´metler dün ü gün dünya komaklar
Bu zevkler bu buzmaklar kati mihnettir canın
Bu dünya damına düşme varıp şeytana baş koşma
Bahil nakes yolundan çık yürüsün hayr u ihsanın
Bu mal ü mülk hanüman senin nendir eya miskin
Gör ne kıyıldı malına vü mülküne Süleyman´ın
Senin oldur kim elinle anı sen miskine verdin
Senin değil senin değil senin ardında kalanın
Sen anı varise korsun döker saçar vü yer içer
Senin hasret ü derd ile karılır toprağa tenin
Elinde fırsatın varken malına malik ol zinhar
Hiç assı kalmayıserdir sana sonraki pişmanın
Tama´ hırs u hased iti elin gönlün dilin bağlar
Cidal ü kibr ü buhl ü mekr bulardır alan imanın
Sana çün verdi Hak varlık dedi Ku´ran ile "enfık"
Sakın sen etme bahillik cehennem etme cinanın
Var ol nefsin itin kör et kanaat ile elbir et
Yerin cennet eşin hur et gel uy hükmüne Ku´ran´ın
Ayır nefsini şeytandan ki sırlar duyasın candan
A´talar ere Sultan´dan yakine ere gümanın
Eğer hep varlığın versen bu varlıktan seni yursan
Ana yokluk ile varsan didarın göresin anın
Zira didar yolu yokluk varır cennete cömertlik
Gider tamuya nakeslik bulardır yolu insanın
Veli yokluk yolun tutsan ne hoştur ol Şah´a yetsen
Fena bahrinde mahvetsen dükali ayin erkanın
Kalaydın Dost ile baki olaydın aleme saki
Felek atlasın üstünde kuraydın cisr-i sayvanın
Bu Eşrefoğlu Rumi´nin tutarsan pendin ey derviş
Olasın alem içinde muradı cümle eşyanın
GEL GEL BERU
Gel gel beru dertli isen
Dermanı iste bul bugün
Gel imdi ey avare kul
Sultan´ı iste bul bugün
Da´vayı batıl eyleme
Beyhude sözler söyleme
Gerçek isen can terkin ur
Cananı iste bul bugün
Terkeyle bu kıyl u kali
Hiç kimseye bakma ali
Zaif ol karınca gibi
Ol canı iste bul bugün
Yık sureti yıklımadan
Boz nakşını bozulmadan
Su gibi alçağa yürü
Ummanı iste bul gugün
Toprak ol düş ayaklara
Toz ol kalkasın göklere
Zerre gibi avare ol
Tabanı iste bul bugün
Baştan bu gavgayı gider
Dost´a giden halver gider
Gel gir gönül hücresine
Pinhanı iste bul bugün
Alet esbab elde iken
Yoldan ayır benlik seddin
Gir bu insan kalıbına
İnsanı iste bul bugün
Sendedir ol genc-i nihan
Sendedir ol tutma güman
Senden sana veren alan
Mihmanı iste bul bugün
Uslu isen yabanı ko
Sen sana gel sendedir o
Senden ana yoldur ulu
Sen seni iste bul bugün
Ayruğu ko sana dolaş
Senden kesil sana ulaş
Senden içerisünde ol
Nihanı iste bul bugün
Bundan dahi diyem haber
Alem sana ayinedir
Taklidi ko gel bu tahkik
İmanı iste bul bugün
Aşık isen sen ol yüze
Göyme yarınki va´deye
Cehd eyle gel bunda iken
Sen anı iste bul bugün
Kim bunda görmese anı
Anda dahi görmeyiser
İşbı sözüme sen delil
Kur´an´ı iste bul bugün
Arif anı bunda görür
Yarınki va´deyi nider
Gel arif ol gör sen dahi
Var cani iste bul bugün
Eşrefoğlu Rumi gibi
Sen den seni elden bırak
İki cihanı isteme
Sübhan´ı iste bul bugün
HABİR OLMAK
Habir olmak dilersen bu haberden
Ur aşk odun öte geçsin ciğerden
Ciğer kanın gözünden yaş yerine
Akıt kim duya canın bu esreden
Cemi´i varını hiçten hiçe ver
Feragat ol yürü nef´ ü zarardan
Yüzünü toprağa ur kibri terk et
İniltini geçir Şam u seherden
Öfüt şöhret bütin yandır oda hem
Gel öğren aşık isen bu hünerden
Şeker yemek dilersen tuti olgıl
Ki karganın nasibi yok şekerden
Aşkı inkar eder münkir münafık
Ki kalbi halidir bu derd-i serden
Ko ol münkiri inkarında dursun
Ki gönlü katıdır anın hacerden
Gel Eşrefoğlu Rumi´yle bile git
Ki emin olasın türlü hatardan
Kuşangıl aşk ile Dost eşiğinde
Beline hizmet için bu kemerden
EY DERVİŞİM
Ey dervişim diyen kişi gayre gönül verme sakın
Canını aşk odu sanıp nefs oduna urma sakın
Aşkın odu aşıkların canın yakar ol Dost için
At bu canı aşk oduna iki sanıp durma sakın
Aşk deryası derim olur yüz bin yüzgeçler boğulur
Kenarı yok bu deryanın çıkam deyu çıkma sakın
Bu deryanın yüzgeçleri cansız olur bahrileri
Can terkini urmayınca bu deryaya girme sakın
Bahrisisin bu deryanın Eşrefoğlun Rumi sen de
Az az çıkar aşk güherin kendözünü yorma sakın
ARŞDAN YÜCE
Arşdan yüce kurulmuş sayvanı dervişlerin
Arş u kürş levh u kalem ahayranı dervişlerin
Dolu dolu kadehi içerler Dost elinden
Nişansız binişanda cevlanı dervişlerin
Dervişler Dost´a gider iki cihanı nider
Mekansız lamekanda seyranı dervişlerin
Neliksiz niteliksiz bakarlar Dost yüzüne
Payansız devr içinde devranı dervişlerin
Dervişleri Hak sever Kur´an içinde öğer
Hazret eşiğndedir divanı dervişlerin
Adem yaratılmazdan "elest"den ileriden
Ahdleri var Dost ile pinhanı dervişlerin
Dervişlerin sözünü feriştehler anlamaz
Dört kitabı cem´eder lisanı dervişlerin
Cümle yaratılmışın dervişler dilin bilir
Süleyman neden bilmez zebanı dervişlerin
Dervişler işbu mülke teferrüce geldiler
İki cihandan öte cihanı dervişlerin
Bu Eşrefoğlu Rumi dervişlerin mahremi
Abdülkadir Sultan´dır sultanı dervişlerin
SENİN AŞKIN
Senin aşkın kime kim düştü ey can
Ne mezhep kodu ne din ne iman
Ne dünya ahiret ne zühd ü takva
Ne gayret-i ar ü namus ne ad u san
Ne ilm ü na amel ne akl u tedbir
Ne havf ü ne reca ne şer´i erkan
Kamu yağmaladı aşkın ey Dost hay
Suret mülkün yıkup eyledi viran
Fakir eyledi halk içinde anı
Ana ta´n ider oldu dost u düşman
Bıraktı halk diline anı yavuz
Temamet aleme eyledi destan
Bu aşkın oynına hiç kimse doymaz
Kapularda kul oldu nice Sultan
Bu aşk zencirine çünkim çekildi
Koyundan dahi yavaş oldu arslan
İşittin aşk oldu şah Edhem
Giyüp bir çul cihanda etti seyran
Şunun kim aşk aluptur kamu varın
Oladır deyr ü ka´be ana yeksan
Ezelden kim ki içti aşk şarabın
Ebed şöyle gider ol mest ü hayran
Kimin kim canına aşk odu düştü
Ol dem kaynadı taştı hem çü umman
Bu aşk güherlerin taşra bıraktı
Eğer talip isen dir anı raygan
Bu güheri ne bilsün değme sarraf
Ne anlasın bu remzi değme nadan
Bu hikmete ne Eflatun erişti
Bunu ne Calinus bildi ne Lokman
Bu dili canlılar bilmedi hergiz
O bildi bu dili ki oldu bican
Bu aşk esrarın Eşrefoğlu Rumi
Ko söyleme ki bilmez bunu insan
Bu ab u kil libasından çıkarsan
Ola bu ma´niler sana da asan
BU DERVİŞLİK
Bu dervişlik yoluna
Sıdk ile gelen gelsin
Hak´tan özge ne ki var
Gönlünden silen gelsin
Dervişlik dedikleri
Nihayetsiz denizdir
Bu payansız denizin
Mevcini duyan gelsin
Dervişlik dedikleri
Bir tükenmez kan olur
Has u am kul u sultan
Bu kandan alan gelsin
Derviş dolu nur doğar
Her lahza göğe ağar
Ben diyem doğru haber
Canına kıyan gelsin
Dervişin gözü açık
Dün ü güni uyanık
Bu söze Tanrım tanık
Bakmadan gören gelsin
Dervişin kulağı sak
Hak´tan alır ol sebak
Deprenmeden dil dudak
Sözü işiten gelsin
Dervişin kolu uzun
Çıkarır münkir gözün
Şarktan garba düpdüzün
Sonmadık iren gelsin
Dervişler Hakk´ın dostu
Canları ezel mesti
Aşk şem´ini yaktılar
Pervane olan gelsin
Bu Eşrefoğlu Rumi
Dervişliğe geleli
Nefsindendir çektiği
Nefsin öldüren gelsin
KARBAN GİTTİ
Karban gitti ne yatarsın eya gafil uyan
Yol uzak menzil öküş çoktur haramiler inan
Hubb-i dünyayı refik edinmeye eyle key hazer
Ki ağudur öldürür kalbi iricek bigüman
Hubb-i Hakk´ı edin kim diri tuta kalbi
Hubb-i Hak ab-ı hayattır kalb-i mevte vere can
Nefsine uyma ki nefsin diriliği hayvandır
Diri gönüldür bulan hur ü kusur ile cinan
Yol yerağın kılmadın geldi erişti uş ecel
ansızın tutar boğazını serür vermez aman
Ömrünü olmaz yere harc eyledin bilmedin
Bunda sen assı dediğin anda ebediser ziyan
Geceler uyku ile gaflette geçti duymadın
Gündüzün nefsin muradıdır işin bil bi güman
Hak seni bu dünyaya saldı ziraat edesin
Sen ne ektin ne biçesin hasılın yok bir saman
Vah eğer bundan bu hal ile eğer gider isen
Varıcak onda idisersin nice zar ü figan
Verme Eşrefoğlu Rumi gönlünü dünyaya sen
Nice malı çoğu gördün giydi gitti bir kefen
TUTARSAN HAK SÖZÜ
Tutarsan Hak sözü Hakk´ı göresin
Uyarsan nefse hergiz görmeyesin
Anın sevdasına düş gayrı terk et
Nice bihude sevdalar kovasın
Gönül kim hassa Dost´un halvetidir
Niçün sen an düşmanlar koyasın
Gider hubbini mahlukun gönülden
Gönülden Halik´a ta yol bulasın
Cenabettir gönüle gayrı koymak
Taharet oldur kim Hakk´ı sevesin
Gel anın derdine düş gayrı hep ko
Gülmansız ayn ile gayrı yuyasın
Kuşangıl kendine himmet kuşağın
Binip cidd atına menzil alasın
Sana senden eğer olmazsa himmet
Kaçan maksuduna vasıl olasın
Sen ey can varlığın nurun söğündür
Ki bu ism ü resimden kurtulasın
Gidersen sen vücudun zulmetini
Bulup ab-ı hayat içip kanasın
Senim gönlün o şahın gözgüsüdür
Dürüş cehd eyle gözgüyü silesin
Göresin anda aks urmuş cemali
Şoluk dem kim sen anı sen sanasın
Eğer kalırsan işbu sanuda sen
Bu menzilde henüz bir binevasın
Gerek varlığın anda mahv edesin
Anın ile anı görüp bilesin
Bu dediğim cemali pertevinden
Dahi bir noktadır ki anlayasın
Acep remz eyler Eşrefoğlu rumi
Seni kogıl ki bu remzi duyasın
Bu remzi kim bilirse oldur insan
Bunu bilmeyene hayvan diyesin
TECELLİ
Tecelli şevki didarın
Beni mest eyledi hayran
"Enelhak" sırrını canıö
Anınçün kılmazam pinhan
Acep hayran u mestem kim
Bilişten bilmezem yari
Gözüm her kanda kim baksa
Görünen suret-i Rahman
Benim her dertlü dermanı
Benim her ma´denin kanı
Benim ol durr-i bi hemta
Benim ol bahr-i bi payan
Semada sırr eder sırrım
Cihanı tuttu envarım
Mukaddesler cemiisi
Benim sırrımda sergerdan
Bu ay u gün bu yıldızlar
Bu giceler bu gündüzler
Bu yazlar kışlar u güzler
Benim emrimdedir yeksan
Çürümüş tenlere bir kez
Eğer dirsem "bi izni kum"
Yalın ayak u baş açık
Duralar kamusu uryan
Benim ilm-i ledünnümde
Hezaran hızr olur aciz
Benim her bir tecellimde
Nice bin Musa´lar hayran
Cihan tılsımının bendi
Benim elimdedir şimdi
Benim bugün bu meydanda
Benimdir top ile çevgan
Benim şahı bu meydanım
Benim devri bu devranın
Benim canı bu canların
Benimle diridir her can
Benim Mansur´u dar iden
Benim ağyarı yar iden
Benim her varı var iden
Benim hem giden hem duran
Değilim oddan u sudan
Veya toprak veya yilden
Ben irden var idüm irden
Henüz yoğidi bu ezman
Zamansız bi zamanım ben
Nişansız bi nişanım ben
Dü alemde hemanım ben
Benim görünen hem gören
Görürsün sureta adem
Benim emrimdedir alem
Feleklerle melekler hep
Bana mahkumdur ins ü can
Sanırsın Eşrefoğlu´yam
Ne Rumi´yem ne İzniki
Benem ol daim ü baki
Göründüm sureta insan
UYARDIM SİZİ
Uyardım sizi bu yolda
Dek benimle gele görün
Arkun arkun bu dünyanın
Ardından kesile görün
Koyun bu dünya halini
Terk edin kıyl u kalini
Varın erenler yolunu
Bir yere cem´ olugörün
Dağılmayın değme yola
Gelin bile gidelim bile
Bugün yarın deyip koman
Bu nefsden ayrılıgörün
Bu nefsin vadesi çoktur
Aşıklara vade yotur
Güvenme yarınki va´de
Bugün Dost´u bilen görün
Nefs hayr nicedir harcı
İde görün nefse gücü
aki dirlik isterseniz
Dost derdiyle öligörün
Gerçek aşıksanız gelin
Bu yolda diriyken ölün
Ölmezden ön ölenlerin
Bekasını bulıgörün
Fenasızdır bekaları
Key yücedir makamları
Verüben bu fani ömrü
Baki ömrü alıgörün
Bozun bu dünya tertibin
Koman gönülde kibr ü kin
Bu gerçekler katarına
Siz dahi diziligörün
Usan olup kalman geru
Menzil uzaktur ileru
İşbu uzak yollar içün
Yerağınız kılıgörün
Usanlar bu yolda battı
Kafile menzile yetti
Yürün yürün tiz irişin
Kafleye katılıgörün
Dünyaya gönül bağlaman
Sonra ah edip ağlaman
Her kıssadan emin olun
Şad u hurrem güligörün
Eşrefoğlu Rumi ile
Gelin dostlar Dost´a bile
İki cihan muradından
Cehd edip üzüligörün
Nice nice nefs arzusu
Nice nice Hakk´a asi
Geldi uş ölüm elçisi
Derip devşiriligörün
SENİN AŞKIN
Senin aşkın bana mezhep ü dindir
Seni her kimse kim sevmez bidindir
Seni seven nider hur u kusuru
Aşıklara senin aşkın hemindir
Sekiz uçmak bana sensiz cehennem
Yedi tamu seninle reyahindir
Şeker yirsem bana sensiz acı öd
Seninle zehr-i katl key şirindir
İki cihan içinde her ne kim var
Dükaliden senin aşkın güzindir
Nedir dünya yolunda can verenler
Ki her bir kuşede binin binindir
Benim fikrim hayalim endişem sen
Anınçün gözlerim her dem nemindir
Senin aşıkların çokdur dükelden
Bu Eşrefoğlu Ru mi kemterindir
GÖNÜL DOST´UN
Gönül Dost´un cemal ayinesidir
Gönül kim pas ola Dost´un nesidir
Hayatıdır kulubun zikr-i mahbub
Hayal-i Dost hönüller münisidir
Hayal-i gayrdan gönlün safa kıl
Ki safi gönüle Dost konasıdır
Gönüldedir gönülde pertev-i Dost
Bu gönüller anın genchanesidir
Gönülde buldu dost´u aşinalar
O taşra isteyen biganesidir
Gönül Arşdan uludur nice bin Arş
Gönül zerresinin bir danesidir
Gönül esrarı dersem akla sığmaz
Hass ül has tevhidin hazanesidir
Yu kemter Eşrefoğlu Rumi gönlü
Sınık mecruh u hem viranesidir
AŞK İLE AVARE
Aşk ile avare olan dünyada karı nider
Gönlünü ol yare veren bir dahi yari nider
Talib olan can u gönülden anın didarına
Kal u kıyl ü ilm ü mansıb cübbe destarı nider
Dost visali şerbetinin cürasına kasd eden
Fani lezzetten geçer ol şehd ü sükkarı nider
Dost yolunda terk ü tecrid olan ol azadedir
Sanular sanup yürümez hayrı ya şerri nider
Dost hevasına düşen külli hevalardan geçer
Başını gavgaya vermez yoğu ya varı nider
Aşıkın yoldaşı derd-i ah ile göz yaşıdır
Derd-i yar çün ele girdi dahi timarı nider
Aşinay-ı Dost olanlar masivayı terk ider
Zikri fikri Dost´dur ancak özge güftarı nider
Her bela Dost´tan ki gelür hiç dimez çun u çira
Kahrı lütfü bir bilür ol nuru ya narı nider
Evliya yoluna sıdk ile gelen gerçek mürid
Mal ü mülki can u başı namus u arı nider
Halıkı bulan kişi halktan bikülli kesilir
Muamelesi Dost iledir satu pazarı nider
Eşrefoğlu Rumi Dost bahçesinin bülbülüdür
Dost´a karşu daim öter gül ü gülzarı nider
HALKI KODU
Halkı kodu Hakk´a tuttu yüzünü dervişler
Halka bakmaz Hak´tan ayırmaz gözünü dervişler
Çünkü yokluk şerbetinden bir kadeh nu ettiler
Hiçe sattılar bu izz ü nazını dervişler
Dünyanın bir çöp kadarca katlarında kadri yok
Gözlemezler çoğunu ya azını dervişler
Bildirler bu dünya hiçtir hiçe aldanmadılar
Dün ü gün arturdular ah u suzunu dervişler
Sıdk u ihlas ile ol Dost´un yoluna koştular
Düzdüler Dost Dost deyu ney avazın dervişler
Kendilerin Dost yolunda şöyle kim hak ettiler
Kimseye göstermediler tozunu dervişler
Aşk şarabın İçtiler iki cihandan geçtiler
Dinlemediler bu halkın sözünü dervişler
Öldüler ölmezden öndin baki dirlik buldular
Lamekanda kıldılar pervazını dervişler
Kosalar bu Eşrefoğlu rumi dilini tuta
İhtiyarsız söylediler razını dervişler
AŞIKLAR
Aşıklar iki cihanda nefs muradın almayalar
Ağlayalar dün ü güni şad oluben gülmeyeler
İlm ü amel terk ideler Dost ile ahdi berk ideler
Yüz tutub Dost´a gideler aldanup kalmayalar
Sekiz uçmak bezeklerin hur u kusur köşklerin
Arz ideler aşıklara hergiz nazar kılmayalar
Aşıkların maşuk ile vcandan öte esrarını
Şol sır içinde sırrını feriştehler bilmeyeler
Aşıklar Dost didarını kanda baksalar göreler
Musa gibi munacata Tur´u tayin etmeyeler
Tur ne hacet aşıklara çün her yerde maşuk bile
Daim münacat edeler bir dem ayrı olmayalar
Vahdet-i sırfa erenler ol Dost ile dost olanlar
Ol denizde gark olanlar ad ü sana gelmeyeler
Eşrefoğlu rumi sende aşk içinde mahvola gör
Ta ki sende senliğinden zerre gübar bulmayalar
KİM Kİ DOST
Kim ki Dost yolunda terk-i can ider
Dost ana didarını ihsan ider
Kim bu fani dünyayı terk eylese
Dost ebed mülke anı sultan ider
Dost için nefse murad vermeyene
Dost sekiz uçmağını erzan ider
Dost elinden cam-ı aşkı nuş iden
Sırr-ı maşuku nite pinhan ider
Akıbet Mansurleyin esrük delü
Ol "Enelhak" darını seyran ider
Can verenler kan baha didar alur
Sanma bu pazarı her bican ider
Eşrefoğlu Rumi can terk ideli
Her nefes Dost iline cevlan ider
KENDİ TATLI CANINA
Kendi tatlı canına
Nefsin yavuz yoldaştır
Nefsine uyma şahım
Aldar seni kallaştır
Hayır der şere iletür
Doğru tamuya çeker
Küfrü iman gösterir
Yol urucu kalmaştır
Nefis şeytanla birdir
Çokları nefse esir
Nicenin nefs elinden
Ciğeri dolu yaştır
Kim ki nefsine uydu
Kendini oda koydu
Ol nefsine uymayan
Bil ki devletlü başdır
Nefs kadim Hakk´a asi
Yoktur oddan korkusu
İşi benlik davası
Emmaredir serkeştir
Nefsin hacca vardığı
Mescidlere girdiği
Aç yalın yürüdüğü
Maksudu bir sapaştır
Hak rızasında kaçar
Heva yolunda uçar
Kibr ü kin buhl ü hased
Bunlar nefse yoldaştır
Nefs ölümünü anmaz
İşin sonunu sanmaz
Öğüt vermez hem almaz
Sanki bir katı taştır
Riyadır hep taati
Hod benliktir adeti
Terk ettir adetini
Evliyaya ulaştır
Kanaat kılıcıyla
Kes nefsinin başını
Nefse uyup canını
Tab mihnete ulaştır
Uyma nefsin itine
İriş mürşid katına
Nefsine uyar isen
Var it gibi dolaş dur
Nefsi kogıl aşka uy
Devişlikten doy hem doy
Devişlikten doyanın
Varı yolda taraştır
Bağla nefsin itini
Yemesin halk etini
Emin olma nefsinden
Deme nefsim yavaştır
Keser tama´ damarın
Urur nefsin boynunu
Gör aşıklar nefs ile
Dün gün nice yavaştır
Bu eşrefoğlu rumi
Nefsini öldüreli
Kanda başka Dost yüzü
Gözlerine tutaştır
AŞIKIN GÖNLÜ
Aşıkın gönlü hemişe aşk ile pürnurdur
Ol gönül nite öle çün aşk ile ma´murdur
Aşıka herbir makam Tur her nefes mi´raç olur
Aşkı olmayan gönüller ta ebed mehcurdur
Aşıkın her kanda baksa gördüğü Dost yüzüdür
Canı mest anın içindür gözleri mahmurdur
Kafirin aşkıyle küfrü akıbet iman olur
Zahidin sa´yi kamu aşksız heba mensurdur
Aşk kitabın aşktan okuyan kamu ilmi bilir
Evvel ahir aşk kitabında yazar mesturdur
Aşk gözüne dolanur iki cihanda nesne yok
Aşk gözüdür Dost yüzün gören dahi meşhurdur
Gel bu aşka mahrem ol ta bulasın ömr-i ebed
Baki devran sürmeye aşıklara desturdur
Şah-ı kevneyn olmak istersen bu aşka ol esir
Nice yüz bin Süleyman aşk elinde murdur
Eşrefoğlu Rumi gerçek sen eğer aşık isen
Sana ne korku ne gam çün sevdiğin gayurdur
Akıle bu söz aceb gelür acebdir hem aceb
Aşk makamına akıl ermedi ermez durur
GÖNLÜM OLANIN
Gönlüm olanın sözünü daim söyleyesim gelür
Derd-i hun ile aşıkları her dem toylayasım gelür
Dünya nedir Dost yoluna aşık anı terk itmeye
Bir canım var ol Dost için kurban eyleyesim gelür
Bu od su ile toprak libasın çıkarıp döküp
Anın vahdet deryasına girip boylayasım gelür
Mansurleyin hayran u mest "Enelhak" demini urup
Aşk meydanına girüp can baş oynayasım gelür
Pervane gibi bikarar şahın cemali şem´ine
Düşüp tutuşuben her dem yanıp parlayasım gelür
Aceb şuride bülbülem dün üzgün kıluram zari
Dost bahçesinin güllerin müdam toplayasım gelür
Eşrefoğlu rumi eydür maksudum anın derdidir
Bir dem dertsiz olur isem can ısmarlayasım gelür
BE FENAYA
Bu fenaya sen neden böyle gönül verdin ey can
Ey aceb düşmez mi hergiz önüne ol baki dar
İşbu mal ü mülk oğul kız bağ u bahçe ton u tay
Bunda kalur sen gidersin sinliğe çar naçar
Buna gönül bağlayup mağrur olup kalmak neden
Çünkü bir köprüdür ol gelen geçer kılmaz karar
Niceler bu köprüde yaptı imaretler daim
Ahir ecel seli geldi kıldı anı tarumar
Ger nebidir ger veli ger padişah u ger geda
Gör bu köprüden gelüp kamu nice geçti geçer
Uslu isen sen de geç hergiz imaret eyleme
Usan olma gafil olma geldiğin işi başar
Seni Hak niçün yarattı niye geldin bunda sen
Anı bil kim bilmeğe getirdi seni Girdigar
Geç bu benlik davisinden yokluğu eyle kabul
Hazrete varırsan ahir bari yokluk ile var
Hazrete yokluk ile varan kişi key şad olur
Binüben cennet burakma göriserdir didar
Şöhreti ko şöhret afettir didi Hayr ül beşer
Seni koymaz oda illa işbu namus ile ar
Eşrefoğlu Rumi bu pendi yürü sen sana ver
Ver kanaat cübbesin gey uzlet eyle ihtiyar
NAKKAŞIMIZ
Nakkaşımız bizi ezel bi levn ü renk yazupdurur
Levh-i gönülden gayrının nakşını hep bozupdurur
Kullab urup canımıza dün gün çeker kendüzüne
Külli cihandan serteser meylümüzü üzüpdürür
Yer gök dahi olunmadan "Kalu Bela" söylenmeden
Kendü cemalin görmeğe gözgü bizi düzüpdürür
Ol gözgüye her dem bakar aşıkları oda yakar
Niceler ol Mansurlayın kül oluban tozupdurur
Gör aşık nider ten ü canı dün ü gün anı ister anı
Gel gör anı sevenleri dü cihandan bezüpdürür
Gör aşıkı avaredür azmi heman ol yaredür
Düşübeni ile şara alemi ol gezüpdurur
Bu Eşrefoğlu Rumi´yi aşk deryasının mevcleri
Taştan taşa çala çala mahveyleyüp ezüpdürür
GER OLA ÖMRÜM
Ger ol ömrüm cihanda sad hezar
Sanmanız benden gide bu derd-i yar
Ger ölem toprak ola sünüklerim
Toprağımda buluna aşktan eser
Ger kıyamet ola topraktan duram
Çağıram Dost Dost deyu virem haber
Yoğudu bu yer ü gök ins ü melek
Aşık idim anda ben ruy-i nigar
Ben anınla aşık u maşuk iken
Dahi ne deyyar var idi ne diyar
Deprenür dil yoğidi henüz dahi
Ben anı zikr eder idim bi karar
Şimdi bu aşktan nite ayru olam
Çün ezelden gelmişem mest-i humar
Mal ü mülk ü hanümanım aşkdürür
Niderem kevneyni ben aşksız ey yar
Gösteren aşkdır bana ol Dost yüzün
Dost´a varur kim ki bu aşka uyar
Kim ki andan bunda aşık gelmedi
Oldur ol kim yürüyüp dünya kovar
Eşrefoğlu Rumi ezelden ta ebed
Şöyle aşık geldi hem aşık gider
Anınçün sözleri hep mestanedir
Mest olanlar hemişe cana kıyar
Aşık-ı şuride dil mest ü harab
Aşk oduna tutuşup daim yanar
AŞKIN OLDU
Aşkın odu şol cana kim eser kılur
Her dem bela oklarına anı tutup siper kılur
İksir-i hakiki dedikleri beladır ey püser
Kim nuş ederse meyini safi zer kılur
Aşkın belasını kim baş üzre çeker olsa
Ol devletlü başa Dost her dem nazar kılur
Aşk güheri bela bahrinin dibindedir ey aziz
Pes güher isteyen kişi belayı ihtiyar kılur
Rahat-ı nefs isteyen kıl ucu duymaya aşktan
Bi derd olan beladan gör kim nice hazer kılur
Eşrefoğlu Rumi aşık isen belakeş ol
Gör sadefi bela ile katre-i güher kılur
Eyyub gibi sabr eyle beladan inleme zinhar
Aşk eri bela zehrini sabr ile şeker kılur
ŞOL Kİ CAN
Şol ki can vermez bu yolda pes niçin canan diler
Müddeidir ko anı kim Dost´u ol yalan diler
Dost yolunda aşıka önce can vermek gerek
Zira ol Dost aşıkını bi dil ü bican diler
Varını ver Dost derdinden alıgör zerrece
Ta kim sana da diyeler derdi var derman diler
Her kimin gönlünde kim Dost derdi yok adem değil
Düşmüş ol hayvan ıyşe dün ü gün husran diler
Aşıkın aşkta nişanı vardürür belli beyan
Fariğ-i kevneyn olur ne assı ne ziyan diler
Kibr ü kin olduğu yerde aşk gelüp kılmaz karar
Aşk harablıklar sever mamurları viran diler
Eşrefoğlu Rumi diler aşka vereli hep varını
Bi murad olup yürür ne vasl ü ne hicran diler
HER KİMİN
Her kimin kim aşkı yok hayvandürür
Gerçi kim surette ol insandürür
Sureta insan veli hayvan sıfat
Ma´nide ol "belhüm edal"dendürür
Aşkı olmayan kişinin canı yok
Samiri gavi gibi bicandürür
Bu mişede her kişi şir olmaya
Kimi tilki kimi aslandürür
Her hacer la´l olmaya ey bi basar
Kimi yakut kimisi mercandürür
Aşıkın mihr ü vefa sıdk u safa
İşi daim lutfile ihsandürür
Aşıkın işi tevazu´ meskenet
Gözleri yaş müdam seylandürür
Aşksı gör kim bahıl ü nakes ü şum
Nefsi itin yicerür sekbandürür
Aşıkın kalbi selim keffi kerim
Dost yolunda canı da kurbandürür
Aşksızın gönlü daracık söyleme
Zemheri şiveli bir nadandürür
Aşıkın gönlü müdam kaynar taşar
Taşra atar dürlerin ummandürür
Aşksızın her bir sözü bir ok gibi
Dokunur sanki katı yaydandürür
Aşıkın cünbüşleri tatlı şirin
Her duası dertlere dermandürür
Aşksızın her taati olur heba
Aşıkın küfrü dahi imandürür
Aşıkın varı yol içinde sebil
Nesine hükm idesin fermandürür
Aşksızın yeri cehennem esfeli
Sekiz uçmak aşıka meydandürür
Gerçi aşık sureta miskin fakir
İlle manada ulu sultandürür
Her kimin kim aşkı var cahil değil
Zira her müşkil ana asandürür
Eşrefoğlu Rumi´nin her bir sözü
Aşk ile bir bahr-i bi payandürür
GÖNLÜMÜN
Gönlümün bir köşesinde Arş-ı Rahman gizlidir
Katremin bir kartesinde bahr-ı umman gizlidir
Zerremin bir zerresinde nice bin şems ü kamer
Arife bu söz ıyan ille avamdan gizlidir
Bu vücudumda benim bir kuş vardır ol kuşun
Avcı içinde temamet iki cihan gizlidir
Lamekan u binişandır ol kuşun yaylakları
Ol kuşun havlasından sırr-ı Sultan gizlidir
Ol kuşun Şah ile ahdi var ezelden ileru
Bir melek bilmez nedir ol ahd ü peyman gizlidir
Ol kuşun avı şikarı Dost vaslıdır hemin
Anınçün dost ana munis ü mihman gizlidir
Ey aceb böyle iken Ya Rab nedendir bu kuşun
Hiç iniltisi tükenmez yüreği kan gizlidir
Derde düşmüştür yanar zari kılur ol dün ü gün
Zarisi ol Dost firakı bağrı püryan gizlidir
Ol kuşun vasfı öküşdür diyedim illa nidem
Müddeiden korkarım gönlünde güman gizlidir
Suret-i insanda gel insanı bil insan isen
Suret-i insanda bu manay-ı insan gizlidir
Manay-ı insan bil kim bilesin Hakkı ayan
Manay-ı insanda ol sıfat-ı Subhan gizlidir
Eşrefoğlu Rumi bu remzi yine arif bilir
Bilmedi bilmeye her ami vü nadan gizlidir
EY GÖNÜL BİR
Ey gönül hiç derde düş kim anda derman gizlidir
Gel karış bir katreye kim anda umman gizlidir
Terk edip canı cihanı gey feragat cübbesin
Bu feragat cübbesinde sırr-ı Sultan gizlidir
Değme bir derviş hakire hor görüp hor bakma kim
Gönlümün her köşesinde Arş-ı Rahman gizlidir
Muhib ise can u dil bulur hayat-ı cavidan
Dervişin herbir sözünde ab-ı hayvan gizlidir
Gör bu Eşrefoğlu Rumi bahr-ı aşkta neyledi
Can u başı terk edip can u cihanda gizlidir
NOLİSERSE
Noliserse ko ki olsun oliser
Tek gönül Mevlayı bulsun noliser
Akıbet şu göze toprak doliser
Bir gün evvel ko ki olsun noliser
Aşk bağında taze güller açılır
Ömür bağı ko ki solsun noliser
Aşk deryası cuşa gelmiş kan akar
Aşık-ı biçare dolsun noliser
Bu deryaya düşen aşık öliser
Ölür ise aşık ölsün noliser
Dünyanın mansıblarını lezzeti
Eşrefoğlu alan alsın noliser
YÜREĞİME
Yüreğime Dost derdi urdu türlü yareler
Kim tabibler ana bulmaz ne deva ne çareler
İlla olur Dost vaslı ana derman ü tabib
Andan özge her ne kılsam yüreğimi pareler
Kim ezel günde Şah´a mahrem-i esrar ise
Haldaşımdır razdaşımdır gelsin ol avareler
El tutuşup gidelim Dost´tan yana ive ive
Bizi bunda aldamasun işbu aklar kareler
İlmine mağrur olanlar kaldı aşktan bi nasip
Aşıkın bir lem´asına irmez ol biçareler
Alidir aşk meclisi biderd olanlar eremez
Gönlü biderdin katıdır sanki seng-i hareler
Aşık-ı şurideler şuride şeyda oluben
Taş gibi gönülleri yumşak muma döndüreler
Dost derdiyle hemişe teşne dil olanları
Dost vaslı şerbetiyle daima suvareler
Eşrefoğlu rumi´ye sorar isen Dost kandedir
Diye yir gök Arş u Kürs dopdoludur hep areler
İlla görmez anı bu ten gözü can gözü gerek
Can gözün açmağa bir mürşid katına vareler
BAHR-İ UMMAN
Bahr-ı umman kuşuyem yerim mekanım andadır
Bunda adım süregeldim dü cihanım andadır
Mevc urup ol bahr-i umman bunda bıraktı beni
Dürr-i bi hemta benim ma´den-i kanım andadır
Çağa çaylak baş açık yalın ayak geldim garib
Tac u tahtım mal u mülküm hanümanım andadır
Bunda tuzağa tutldum ben de düştüm nagehan
Bülbülüm zariliğim ol gülistanım andadır
Bunda geldim Eşrefoğlu Rmui dediler bana
Dahi bundan özge benim ad u sanım andadır
GÖNÜL DERDİ
Gönül derdi ile yarın
aceb şuride şeydadır
Bu aşk içinde sankim ol
Bugün Mecnun-i Kaysa´dır
Ben eydürem ki ey gönül
O baki Şah sen de bir kul
Bu aşk senin haddin değil
Bu bir olur temnnadır
Gönül hiç sözüm işitmez
Gelüp kendüyi cem itmez
Beni bıraguben gitti
Durağı kuh u sahradır
Nasihatten direm bir söz
Bana hüccet kılur yüz söz
Direm bunu koyup gitme
Bana dir bu ne gavgadır
Ben eydürem bu yol uzak
Bu yola çok gerek yarak
Dedi bu yolda yok olmak
Hep esbab-ı müheyyadır
Dedim bu yol belalıdır
Cefa mihnetle doludur
Dedi kahrı nuru anın
Benim gözüme tutyadır
Dedim gönül bu yolda bil
Gerektir ağular yutmak
Dedi aşk ile zehr içmek
Bana sükkar u helvadır
Dedim gönül bu yolda sen
Gerek bin kez veresin can
Dedi bir günde bin kez can
Verirsem dahi sezadır
Dedim nola gönül gelsen
Benim bir halimi sorsan
Dedi bu yolda ben ü sen
Demeklik külli hatadır
Yine dedim ki hey gönül
Bu sevda key uludur key
Dedi sen beni yoğa say
Bu aşkın işi böyledir
Dedim gönül ki kendüden
Kimesne bu yola varmaz
Dedi benim bu varmağım
Girü anınla anadır
Bıraktı halkı gözünden
Geçüben kış u yazından
Elini yudu özünden
Hemen maksudu Mevla´dır
Bu Eşrefoğlu Rumi´nin
Ulaştı gönlü çün Dost´a
Temam kevneyni unuttu
Gönül dost ile tenhadır
Dahi gönül sözü çoktur
Eğer dersem anı olmaz
Ne hacet söylemek a´mma
Bilir arif ki ol nedir
BENİM DERDİM
Benim derdim emi yarin gamıdır
Bu cismim merhemi gözün nemidir
Ahımdan zarlığımdan iniltimden
Feleklerde melekler hep semi´dir
Kimin gönlünde kim bu derd odu yok
Kamu hayvanların kemden kemidir
Bu derd oduna kim yandı göyündü
Bilin anı kim kamil ademidir
Yedi tamu odu bu derd odunun
Katında sanki bir kıvılcımıdır
Bugün bu derd oduna yanmayanın
Yarın düzehte yanmak lazımıdır
Saadet gencinin kilidi dilin
Sorarsan ehl-i derdin bir demidir
Saladur gelsin ol pervane aşık
Bu derd oduna yansın kim demidir
Bu derdten eşrefoğlu Rumi ölse
Elem değil düğünü bayramıdır
NİDEYİM
Nideyim sabr edebilsem kavn ü mekan oda yanar
Veli ah eyler isem kevn ü mekan oda yanar
Boyadı her yüzünü ah ile zarım tütünü
Bu iniltim işiten cümle cihan oda yanar
Firkatin oduna ya Rabbi yanar yedi tamu
Yine hicran oduna kevn ü mekan oda yanar
Eşrefoğlu Rumi yanagör kuy-ı kenarında anın
Ko desinler Rumi´ye ibn-i filan oda yanar
SENİ BUNDA
Seni bunda komazlar gönlünü bundan götür
Terk eyle ikbr ü kini bir gönül ele götür
Buna gönül bağlayıp nefsine uyar isen
Ol nefsin alır seni doğru tamuya iletür
Bunda kimesne kalmaz gelen gider eğlenmez
Yol düşvar korku kati işini bunda bitür
Bunda bitmeyen işler anda da bitmeyiser
Gafletten uyar canım aklın başına yetür
Kanı bunda gelenler mülk benimdir diyenler
Şimdi görünce anlar toprak oluben yatur
Mülkün ıssı bellidür ya bu davalar nedür
Var utan davayı ko tab yüz karasun artur
İşte bul Tanrı hasın sildir gönlümün pasın
Gir evliya yoluna canın rahmete yatur
Fırsatın elde iken düşmenzile eriş gör
Bu derbendi geç dahi var şad oluben otur
Eşrefoğlu Rumi var iken öğüdünü sen al
Kevneyni ardına at yüzün Hazret´e götür
BİR DEM DİLİM
Bir dem dilim tuta idim
Aşk komaz beni söyletir
Aceblemen söylediğim
Aşkın adeti böyledir
Bu aşk beni deli kıldı
Aklımı başımdan aldı
Mecnun gibi dün ü günü
Zari kıluban inletir
Aşktır beni benden alan
Sevdiklerimden ayıran
Kimdir aşka karşı duran
Şahları baştan aladır
Aşk kime kim saldı saye
Başını verdi gavgaya
Mansurlayın esrük deli
"Enelhak" davi eyletir
Acebdir bu aşkın işi
Gönülden sürer teşvişi
Gözlerden akıtır yaşı
Yürekte odu biledir
Her kimin aşkı var ise
İçinde od yanar ise
Zehi bahtlı anın canı
Sohbeti şol Dost iledir
Aktır gönülde nur olan
Aşktır Musa´ya Tur olan
Aşktır ki İsa deminde
Ölüler diri kıladır
Gel aşık ol şad olasın
Gussadan azad olasın
Dürr-i yetimi bulasın
Bu aşk bahrine daladır
Eşrefoğlu Rumi söyler
İle şara haber eyler
Kim ki aşık olmak diler
Gelsin beri ol saladır
SEN EZEL
Sen ezel Sultan idin şimdi niye oldun esir
eksiğin yok bay idin böyle neden oldun fakir
On sekiz bin alemin halkı sana müştak idi
Yerde gökte hep melekler sana olmazdı nazir
Bakar idin dost yüzüne işitirdin Dost sözünü
Ey aceb noldu sana şimdi kör oldun hem sağır
Lamekan kafında kayme kuruben yaylar idin
Şimdi haristan içinde kaldın uş hor u hakir
Şahbaz-ı kuds idin hem mahrem-i Sultan idin
Şimdi şöyle sen neden bigane düşmüşsün debir
Şah ile kıldığın ol ahdi meğer beklemedin
Getürüp sen şah katında yüzüne key ulu gir
Habs içinde sen bu can Yusuf´un evkar eyledin
Bu beden Mısrı´na nefsin divini kıldın emir
Bu harabatın hayalatı tamam aldı seni
Hiç demezsin ki serencamım ne olıser ahir
Ol uzak yollara sen bir gün gidersen nagehan
Azığın yok yalın ayak hem yayan yolun ağır
Ne şehre uğrar yolun ne hod pazara hazır ol
Bundan al erzak binit yükünü bugün devşir
Gel beru tevbeye gel gayret demidir gayret et
Gayrı terk et kim sana ol ola gir ü destgir
Yoksa toprak olıcak hiç tevbeye ermez elin
Nice bin yıllar edersin zar u feryad u nefir
Her ki tevbe kıldı birkaç gün ölümden ileru
İşitenler anın adın "Rahmetenlillah" okur
Eşrefoğlu Rumi bu sözün sanadır key işit
Can kuşun uçurmadan gözün aç aklını dir
Nakşa aldanmaya gör kim cüda düşmeyesin
Dost yüzünden gözün ayırma canı başına dir
CEMALİN SEYR
Cemalin seyr edip ismin andığım
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkadir
Aşkın ile gönlüm pasın açtığım
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkadir
Senin sözün hem vücudun mutlaktır
Ol gül yüzün iki cihanda aktır
Yer yüzünde halifelerin çoktur
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkadir
Müridleri hatalardan saklarsın
Münkirleri sır okuyla oklarsın
Kutbüzzeman dört köşeyi beklersin
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkadir
Nakiblerin sancağını götürür
Nice münkirleri yola getirir
Halifelerin yanında oturur
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkadir
Eşrefoğlu eydür aşkın elinden
Kimse mahrum kalmaz senin yolundan
Gerek bunda gerek Bağdat ilinde
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkadir
BU DERDİMDEN
Bu derdimden inler idim derdim bana derman imiş
Biderd olan kimselerin den adı müslüman imiş
Biderd olan insan değil hiç ameli olmaz kabul
Derdsiz kişi bu alemde bir yularsız hayvan imiş
Hayvan demem insan deme hergiz yaramaz bir eme
Çün ermedi aşka deme varsın kim ol bican imiş
Ko gitdin o derdsiz ebter bu derd bize derman yeter
Kim bundan anda derd ilter yardımcısı Sübhan imiş
Derdlilerin ah u suzu hoş cuşa getirir bizi
Derdsizlerin serd serd sözü kati zemheriden imiş
Derdsizleri görür gözüm yanar içim göner özüm
Ki ol biçare görsüzün kılavuzu şeytan imiş
Maksud bu ilm ü amelden bir derd-i ah ü suz imiş
Çün derd ü ah ü suzun yok bu ad sana buhtan imiş
Gel Dost derdine düş yürü biderd olandan gen yürü
Biderd olanların yeri cehennemde katran imiş
Kim ki bu derde düşmedi bir mürşide erişmedi
Çiğdir ol dahi pişmedi pes süstliği andan imiş
Gelsin derdli aşık kanı versin canı alsın ayrı
Dost yoluna olmak fani aşıklara erkan imiş
Eşrefoğlu Rumi senin gün gün artsın derdin hemin
Çün katında bu dünyanın varı yoğu yeksan imiş
Bunun fani lezzetine aldanmagıl şöhretine
Mağrur olma devletine hilesi çok fettan imiş
SENİ SEVEN
Seni seven aşıkların
Göz yaşı dinmez imiş
Hem seni maksud edenler
Dünya ahret anmaz imiş
Ölmez imiş aşık canı
Hiç dağılmazmış teni
Aşk kimi kim kıldı fani
Ana zeval ermez imiş
Gönlün sana verenlerin
Eli sana erenlerin
Gözü seni görenlerin
Devranlaru dönmez imiş
Aşkına düşen canların
Yoluna baş verenlerin
Aşk bülbülü olanların
Kimse dilin bilmez imiş
Kim ki gerçek sever seni
Yoluna kor teni canı
İster seni dün ü günü
Huri´ye aldanmaz imiş
Aşkın ile bilişenler
Senin ile buluşanlar
Sen Sultan´a ulaşanlar
Ebedi ayrılmaz imiş
Yok yoluna gelenlerin
Hakk´ı gerçek sevenlerin
Nişanı budur anların
Mala cana kalmaz imiş
Sen Leyli´yi görenlerin
Mecnun olup kalanların
Kendüzünden varanların
Kimse halın bilmez imiş
Eşrefoğlu Rumi senin
Yansın aşk oduna canın
Aşk oduna yanmayanın
Kalbi safi olmaz imiş
CANA CEFA
Cana cefa kıl ya vefa
Senden hem ol hoş hem bu hoş
Ya derdin gönder ya deva
Senden hem ol hoş hem bu hoş
Hoştur bana senden gelen
Ya hil´attır yahut kefen
Ya taze gül yahut diken
Senden hem ol hoş hem bu hoş
Halimi bir dem soragel
Diler isen bağrımı del
ey lutfu hem kahrı güzel
Senden hem ol hoş hem bu hoş
Ya bağ u ya bostan ola
Ya ben ü ya zindan ola
Ya vaslu ya hicran ola
Senden hem ol hoş hem bu hoş
Gelse celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa
İkisi de cana safa
Senden hem ol hoş hem bu hoş
Gahi nuş u gahi nişdir
Gahi merhem gahi rişdir
Eşrefzade hem dervişdir
Senden hem ol hoş hem bu hoş
OL DOST´U
Ol Dost´u ben sevdiğim
Bu canımdan ilerü
Ol Dost´u ben gördüğüm
Bu gözümden ilerü
Ezel ebed olmadan
Sohbet anınla idi
İşitirdim sözünü
Bu guşumdan ilerü
Ben kul idim ol Sultan
Olmamıştı ins ü can
Okur idim medhini
Bu dilimden ilerü
İlk ol mu sevdi beni
Ya ben mi sevdim anı
Ol beni sevmiş idi
Bu sevgiden ilerü
Sevdi beni yarattı
Aşkın oduna yandı
Aldı bu gönlü gitti
Şol gönlümden ilerü
Ben oradan aşıktım
Aşka evvel eriştim
Sevişirdik anınla
İlerümden ilerü
"Levh u kalem" yoğ idi
Ben anda pinhan idim
Key onla kande idim
Benliğimden ilerü
Andan kaynadım taştım
Geldim gürbete düştüm
Nice göz yaşı saçtım
Bu yaşımdan ilerü
Halim dilim bilinmez
Derde derman bulunmaz
Alemde bir derd yoktur
Bu derdimden ilerü
Derdim dinmes dil ile
Ahım iniltim ile
Kimseler ah etmedi
Bu ahımdan ilerü
Her bir aşık bu aşktan
Bir türlü nişan dedi
Biri nişan demedi
Nişanımdan ilerü
Eşrefoğlu Rumi´yem
Söylerem Dost haberin
Bir haber veren yoktur
Haberimden ilerü
GÖRELDEN
Görelden yüzünü yarin
Bela bana şikar oldu
İniltim arttı gün günden
Gözüm yaşı pınar oldu
Gözüm dünyayı hiç görmez
Akar kanlı yaşım durmaz
Bu derd ü bu firak ile
İçim dışım yanar oldu
Aceb ya Rab ne derddir bu
Getirmez gözüme uyku
İçimdeki yanan od hod
Yarelerim yakar oldu
Gönül fikrindedir hayran
Bu can avare sergerdan
Bu sevdaya düşeliden
Dü alem bana dar oldu
İniltim aleme doldu
Gören eydür buna noldu
esirgeyüp bu halk derdim
Geri bana sorar oldu
Benim derdim hemen ol yar
Bana ne il gerek ne şar
Bu can ancak anı ister
Kamusundan bizar oldu
Yüreğim yaresine hem
Gözüm yaşı yeter merhem
Geceler subhedek bu gam
Bana munis ü yar oldu
Gamı yarın heman vardır
Saadet kimde gam vardır
Şular kim gerçek erlerdir
Gamı bugün çeker oldu
Var Eşrefoğlu Rumi var
Bu derdi kılma aşikar
Sana çün dürd-i zehrin yar
Dolu dolu sunar oldu
ZEHİ AŞIK
Zehi aşık ki maşuku Hak oldu
Zehi kulah ki Hak söze sak oldu
Zehi göz kim gözetir daim anı
Zehi dil zikr-i Hak anda çok oldu
Zehi gönül ki Hak aşkıyla doldu
Cihanın zehri ana tiryak oldu
Zehi nefs Hak´tan özgesin unuttu
Ana "ircii" erdi mülhak oldu
Ne can kim tenha geldi bu cihana
Nazar kılmadı ferd-i mutlak oldu
Zehi kim dün ü gün kıldı taat
Varıcak Hazret´e yüzü ak oldu
Bu varlıktan geçen erişti vara
Yok olmadan ol aşık kim yok oldu
Beka bulmak dilersen var fena ol
Bekaya yol fenaya varmak oldu
Toz oldu kalktı yerden götürüldü
Ayaklara şular kim toprak oldu
Cihanda ölmedn şunlar kim öldü
Ölümsüz dirliğe ol elyak oldu
Bu şöhretten geç Eşrefoğlu Rumi
Ki aşıklara şöhret tuzak oldu
Elin çek fariğ ol cümle cihandan
Sana çün bu cihan bir uğrak oldu
MÜFLİSİZ
Müflisiz iki cihanda aşka verdik varımız
Pişemizdir Dost sevmek koduk özge karımız
Nideriz biz dü cihanı çünkü bulmuşuz anı
Andan artuk can u dilde yokdürür tekrarımız
Bu safanın safisin içdik safadır kalbimiz
Masivadan aynamızda zerre yoktur barımız
Biz teni canı anın yolunda isar etmişiz
Akl ü fehm ü ilm ü zühdden kalmadı deyyarımız
Münkir olma sen bu aşka sıdk ile gel bul safa
Kargadır münkir anın tatmaz bizim sükkarımız
Siz bizim bizden bize gittiğimiz kılman aceb
Bir nefeste iki iyd eder bizim tüccarımız
Zahida var var ki bu aşkdan duyarın yok senin
Bilmedi bilmeyiser biderd bizim esrarımız
Kimyay-ı aşkı bulduk misi altun ederiz
Ortadan çıksın zagal kim safdır pazarımız
Biz fena olup fenadan key fenaya yetmişuz
Şöyle kim mnavh olmuşuz hiç kalmadı asarımız
Aşk ile olduksa fani Dost ile bulduk beka
Çün bekay-ı asl oldu bakidir envarımız
Levnimiz bi levn ü renktir niteliksiz nurumuz
Ruhumuzda daim esrük yokdürür huşyarımız
Sen bu Eşrefoğlu Rumi´nin sözün tanlama kim
Dahi bundan özgedir aşıklara ihbarımız
BİAR OLUGÖR
Biar olugör kim arile yar ele girmez
Dek durmağ ile rü´yet-i didar ele girmez
Bülbül gibi kıl tabeseher her gice efgan
Yatma ki gül vakti geçer gülzar ele girmez
Ko ikiliği birliğe gel bir ile bir ol
İnkarını ver alıgör ikrar ele girmez
Nefs bütlerini hurd edüben sen de Halil ol
Gir aşıkın esrarına kim esrar ele girmez
Hep varlığın dost yoluna külli fena kıl
Yok ol yürü bu varlık ile var ele girmez
Sen senliği Dost´a verüben Dost´u alıgör
Kaçırma bu pazarı bu pazar ele girmez
Baş terkin ur iste anı etme tevakkuf
İki sanuben durma geçer gırsat-ı didar ele girmez
Eyyub gibi sabr eyle derde kılına şikayet
Aşk avcısına beladan özge şikar ele girmez
Tut pendini bu Eşrefoğlu Rumi´nin kim
Dost haberin doğru verir her yar ele girmez
BU AŞK DÜŞTÜ
Bu aşk düştü canımıza bahar eyledü kışımız
Kaygu bulutların sürdü komadı hiç teşvişimiz
Dilimizde ol Dost adı canımızda ol Dost tadı
Gönlümüzü ol Dost aldı unuttuk yad bilişimiz
Dost´tur heman endişemiz Dost´u sevmekdir pişemiz
Ol Dost sevmekten özge bir dahi yoktur işimiz
Ol sultandır bizi ana kul her dem yeni yeni nuzül
Andadır bu cümle usul andadır her bahşişimiz
Her dem bakarız ol yüze her gün bayram kadir bize
Biz dost´u ayan görürüz düş değil bu görüşümüz
Kande baksam Dost görünür sanma Dost doğar tolunur
Yer ü gök dopdolu Dost´tur bu sözde yok yanlışımız
Biz ol dost ile diriyiz Dost´suz olursak ölüyüz
Dost´tur bize ten can olan Dost ile her cünbüşümüz
eşrefoğlu Rumi eydür Dost bizi şöyle alıptır
Mahluktan hep kesiliptir alışımız verişimiz
BİR NİCE DERTTİR
Bir nice derttir ki düştü cana derman istemez
Arttırır günden güne derdine noksan istemez
Aşıka derdi anın besdir gerekmez dü cihan
Bülbülün maksudu güldür bağ u bustan istemez
Neylesün nitsün sarayı padişahı isteyen
Huriye kılmaz nazar cennat-ı rıdvan istemez
Kangı başta kim anın sevdası yoktur ko anı
Zağdır ol murdara gitsin sükkeristan istemez
Kangı canda kim anın aşkı odu yanar müdam
Ta ebed cansızdır ol bican ki canan istemez
Şol gönül ki aşkı nur ile münevver olmadı
Kaldı nefsi zulmetinde ab-ı hayvan istemez
Derdin artır sen ey eşrefoğlu rumi arı ko
Derd ile rüsvay olan alemde pinhan istemez
BANA SEN CAN
Bana sen can yetersin can gerekmez
Seni gerek seni kevneyn gerekmez
Senin fikrin ile doldum temamet
Yeter derdin dahi derman gerekmez
Muradım sensin ey Dost senden özge
Sekiz uçmak ü hür ü gılman gerekmez
Yönü sana vü kıblem ma´budum sen
Iyan gördüm seni güman gerekmez
Beni külli yitürdüm seni buldum
Be ben sensin ben öldüm ben gerekmez
"Enelhak" sırrını faş eylerim faş
Melamet olurum pinhan gerkmez
Sana Dost aşkı Eşrefoğlu rumi
Yeter iman dahi iman gerkmez
CAN VERİR AŞIK
Can verir aşık bu yolda kasd-ı canan eylemez
Küfr ile kılmaz adavet meyl-i iman eylemez
Dünya ahret küfr ü iman nisbeti yok aşıkın
Korhu duzehden ümidi hur ü cinan eylemez
Yaz u kış u leyl ü nehar cümle bahar olur ana
Her çiçek gül yok diken azm-i gülistan eylemez
Mescidi büthaneden fark eylemez aşık olan
Kande olsa Dost iledir vasl-ı hicran eylemez
Baktığı yerde görür Dost yüzünü bi levn ü renk
İlla bu sırra melek mahrem ye insan eylemez
Binişan olur nişanın kimse bilmez aşıkın
Niteliği hiç belirmez reng ü elvan eylemez
Şems olur zerre iken hem katreyken derya olur
Cuş eder taşra atar ol dürri pinhan eylemez
Tut dilin söyleme Eşrefoğlu Rumi kıl sükut
Arifin sözlerini çün fehm-i nadan eylemez
BU BEN BİMARA
Bu ben bimara yok timar hergiz
Bu resme olmaya bimar hergiz
ezeldendir bana bu derd ezelden
Velikin kılmadım izhar hergiz
Bu derdi sakladım candan dahi ben
Bunu bilmedi nefs-i gaddar hergiz
Cihan içinde derdini demeğe
Aradım bulmadım bir yar hergiz
Bu can u bu gönül biganedir çün
Bulara açmadım esrar hergiz
Ebed gününe iletem ben bu derdi
Çü mahrem olmadı deyyar hergiz
Garibim aşıkım hasta vü mecruh
Diyemez derdini diller hergiz
Dünüm günüm inilti ile geçti
Ünümü duymadı ağyar hergiz
Tütünüm tütmedi yandım kül oldum
Külümden kalmadı asar hergiz
Ne şirin tatlu derddir işbı derd kim
Buna öykünmedi sükkar hergiz
Sükut et eşrefoğlu Rumi tınma
Bu remzi alnamaz huşyar hergiz
Bu derdden mest olup mestanelik kıl
Başından gitmesin humar hergiz
BU AKL Ü FİKR
Bu akl ü fikr ile ol can bulunmaz
Nice yıl oldu sergerdan bulunmaz
Denizler içerim susuz geçerim
Beni kandurası umman bulunmaz
Yitürdüm Yusuf´u Ken´an içinde
Yusuf bulundu Ken´an bulunmaz
Bu derde nice yanarsın ey derviş
Gerek göyün gerekse yan bulunmaz
Bu derde mübtela olmuş cihanda
Bu Rumi gibi bir insan bulunmaz
BAŞ KO TEVHİDİ
Baş ko tevhidi koma zinhar
Can verip tevhidden ayrılma ey can
Tevhid olur zira sermayen senin
Can içindeki asıl mayen senin
Tevhidi terk etme zinhar ey aziz
Tevhid için gönlüne eyle temiz
Her kimin kim tevhidi yok canımı yok
Can mıdır ol can kim anın imanı yok
Tevhid eden dildir ol yanılmayan
Tevhid edendir tamuda kalmayan
Tevhid eden dile Hak tanık ola
Tevhid eden gözler uyanık ola
Tevhid edeni oda yakmayalar
Boynuna zencirleri takmayalar
Tevhid edenden kaçar şeytan-ı lain
Tevhid eden mekr-i şeytandan emin
Tevhid ehlidir Hakk´adoğru giden
Tevhidi koyandır ol eğri giden
Her amel kim kılasın tevhid ile
Zerresiyle tamam yer ü gök dola
Tevhid olmazsa kamu olur zagal
Yer ü gök ehli kadar kılsan amel
Tevhidi sen gaflat ile demegil
Gönül canı ile tevhidi söylegil
Müminin tevhidi kaç yerde gerek
Canda vü gönülde hem dilde gerek
Candan öte tevhide vardır makam
Has bilür anı veli bilmez avam
Tevhidini muhkem eyle canda sen
Dimegil tevhidi ancak dilde sen
Muhkem olmak diler isen tevhidin
Tevhidi can u gönülde berk edin
Tevhidi muhkemdir ol azad olur
Tevhidi muhkemdir anda şad olur
Tevhidin muhkem ise buldun Hakk´ı
Tevhidin yok ise sen oldun şaki
Şunların kim dili söyler tevhidi
Canı bilmez nicedir tevhid tadı
Ol behayimden dahi azgundurur
Cife öğer sanki bir kuzgundurur
Olur ol hak değil gafil kişi
Zihi kim düşvar olur anın işi
Variddir Kur´an´da ayet bu söze
Hak Çalap "Belhüm edal" dedi size
Eşrefoğlu Rumi´nin sen ey Ganı
Can içinde muhkem et tevhidini
Dili zakir,gönlü aşık,canı mest
Tevhidin iderdi olmadın "elest"
Kamu yerde tevhidini söylesin
Canı tevhidinden ayrı olmasın
ARİFİ GÖR
Arifi gör değme sözü söylemez
Değme bin söze cevabı bir dilmez
Ger yürüye gerine ger uyuya
Her nefes haşa ki bihude vire
Uykusundan uyanur Allah der
Her nefes kim vire yar Billah der
Gicelerin ekserisin uyumaz
Gahi tesbih gah namaz u gah niyaz
Kimseyi ya medh ü ya zem eylemez
Ya bu yavuz ya bu iyü olsa dimez
Tınmayup tutar Hakk´ın fermanını
Hak yoluna teslim eder canını
Zayi itmez bir demi bir saati
Zikr ü tesbihtir dilinde adeti
Çün dilin tuttu bular söylemedi
Alem içre söylenur hem adları
Bunda işlerun bitirüp gittiler
Vardılar ol ulu Şaha yettiler
İşte nefs elinde biz kaldık zebun
Canlarımıza bu nefs urdu düğün
Ya İlahi sen medet kılgıl bize
Sen sabırlık ver bizim dilimize
Eşrefoğlu Rumi sen tut dilini
Gazrete arz eyle her dem halini
Her kula "kadiyyulhacat" oldürür
"Alim ül sırr ül hafiyyat" oldürür
UZLET EHLİ
Uzlet ehli doğru gider cennete
Uzlet ehli uğramaz hiç m,hnete
Uzlet ehlinin riyasız taati
Uzlet ehlinin Hakk´adır himmeti
Uzlet ehlidir Çalap sevdiği kul
Uzlet ehlidir ata verdiği kul
Uzlet ehli bilişir Allah ile
Uzlet ehli buluşur ol Şah ile
Uzlet ehlidir sevip hem sevilen
Sen bu uzletten kaçarsın pes neden
Uzlet idüp oturan insan olur
Hergelede yürüyen hayvan olur
Kim halktan kesilir Hakk´a ulaşır
Hakk´ı koyandır ki hakla dolaşır
Çık bu halktan Hakk´ı halvet istegil
Hakk´ı halvette bulursun belli bil
Dost´u bulan cümle halvet buldular
Her kim ki Dost diler halvet diler
Eşrefoğlu Rumi halktan yüz çevir
Ol ulu dergaha var yüz yere vur
Oldürür ol cümle derdlere deva
Andan artuğu kamu nefs ü heva
ÇOK YİYENLERDİR
Çok yiyenlerdir ibadet etmeyen
Çok yiyendir doğru yola gitmeyen
Çok yiyendir bu işi başarmayan
Çok yiyendir hak cemalin görmeyen
Çok yiyendir nefs arzusun kovan
Çok yiyenlerdir bu dünyayı seven
Çok yiyenlerin teni olur ağır
Çok yiyenlerin kulakları sağır
Çok yiyenler gaflate dalmışdürür
Çok yiyenler dünyaya dalmışdürür
Çok yemekliktir kafirler hasleti
Çok yiyenler göre yarın mihneti
Çok yiyenlerin gözü görmez yolu
Çok yiyenlerin zikir etmez dili
Çok yemeklik key ulu mihnetdürür
Az yemeklik bil büyük devletdürür
Az yemektir enbiyalar hasleti
Az yiyenlere Hakk´ın inayeti
Az yiyenlerdir Hakk´a gönül veren
Az yiyendir Hak didarını gören
Az yemekten evliya olur kişi
Az yiyenlerin Hakdürür teşvişi
Az yiyendir cennete doğru giden
Az yiyendir dün ü gün ta´at iden
Az yiyenlerin olur nefsi halim
Az yiyenlerin olur kalbi selim
Az yiyenler söylese hikmetdürür
Az yiyenin baktığı ibretdürür
Az yiyenlerin Hak ile sohbeti
Az yiyenlerin alidir himmeti
Kim ki az yir az söyler az uyur
İyiliğe yavuzluğu devşürülür
Eşrefoğlu Rumi çok yimeği ko
Az yimeği idegör kendine hu
VAR KANAAT
Var kanaat ihtiyar et sabr ile
Kim kanaat etse gizli genc bula
Sabr eden kullarını Allah sever
sabr edenleri Çalap kendi öğer
Sabr edenlerdir muradına eren
Sabr edenlerdir behişte ön giren
Sabr edenler bulur ecr-i bihisap
Sabr edenlere ağu sükker çulap
Sabr edenler evliya oldu kamu
Uçmak oldu sabredenlere tamu
Kim ki sabr ede belasına Hakk´ın
"Rahmet ullahı aleyh" adın okun
Kim ki sabr ede günah işlemeye
Anı şeytan-ı lain taşlamaya
Kim ki taat zahmetine sabr ede
Sorusuz dosdoğru uçmağa gide
Kim ki kakıduğı dem sabr eyleye
Hak anı rahmet hanıyla toylaya
Kim ki yoğa sabr ede varın vere
Şeksizin ol Hak didarını göre
Sabr ile malum olur esrar-ı Hak
Sabr ile bilindi her müşkil sebak
Sabr ile toprağa altun ettiler
Sabr ile gökteki kuşu tuttular
Sabr ile düşmana buldular zafer
Sabr ile derman her derde erer
Ya İlahi Eşrefoğlu Rumi´ye
Sen sabırlık ver ki aşkına doya
Aşkına dağlar ü taşlar doymadı
İlla sabırlar bu aşkı daymadı
BU UYKU
Bu uyku rahatına olma mağrur
Sakın kim itmesün Hak´dan seni dur
Ömür sermayesini yele verme
Bidaatını kamu seyle verme
Bu uyku bil ki şeytan tuzağıdır
Cami´ a´zanın ol uyku bağıdır
Uyuma gaflet ile her giceler
İşittin hiç uyumadı niceler
Eğerçi uykuya Hak dedi rahat
Velikin demedi subha değin yat
Şular kim uyudu durmadı dünle
Tut anı öldü evi ana sinle
Bil andan yeğ öten kümeste bednus
Çağırup Zikrullah ider o horos
Geçer uykuda bu dünler seherler
Uyanıp kılmadın derd ile ahlar
Bu uyku gaflet ile seni yıktı
Ki aklın nefsin elinden sınıktı
Nice gaflet nice uyku uyana
Zehi mağbunluk uykuya uyana
Ne yatursun ey Eşrefoğlu Rumi
Göre aşıkları yatur uyur mu
İLAHİ SEYYİDİ
İlahi seyiddi settar Mevla
Teveccüh dergahına geldim Hüda´ya
Benim hacat ile gönlüm doludur
Veli nidem bu nefs bedhuludur
Günah yükümü arkama uruben
Acz toprağına yüzüm sürüben
Tevazu birle el sana götürdüm
Tapuna yüz karasını getirdim
Bilürem Padişah-ı biniyazsın
Sana yalvaranı mahrum komazsın
Verirsin kullarına istedüğin
Bilirsin her kulunun ne didüğin
Yer ü gök ehli hep senden umarlar
Kamusu Hazretine yalvarurlar
Benim dahi günahım çok elim dar
Kapına geldim ey Settar ü Gaffar
Getürürem şefi olMustafa´yı
Nebi- i server-i kan ü vefayı
Senin anınla dostluğun hakkıyçün
O dostukla olan muştluk hakkıyçün
Dilerim Hazret´ine ere ahım
İşitip afvedesin hep günahım
İnayet gözüyle bir kez bakasın
Beni haşa kim odlara yakasın
Bu iman hil´atın ahir nefste
Çıkarıp kılmayasın beni hasta
Beni uryan u rüsvay itmeyesün
Götürüp beni oda atmayasın
Zebaniler eline vermeyesin
Kapından horluğula sürmeyesin
Şuna kim sen iman ihsan edesin
Anı andan girü nite alasın
Göçicek canımız işbu bedenden
Ayırmagıl bizi ey Hak imandan
Bu eşrefoğlu mücrim Rumi miskin
Kapına geldi aç u yalın ilkin
Seni senden diler ol "Şeyenlillah"
Ayırma anı didarından Allah
Ki sendedir sana ermeğe çare
Senin derdinden oldu uş avare
Visalin lengeriyle doyur anı
Didarın şerbetiyle kandır anı
Ümidi sen iki alemde ancak
Bilir kim sensin ol ma´bud-ı mutlak
Duamı kıl kabul eyle beni şad
Behakki ahmed ü Mahmud ü Muhammed
Kİ NADAN ELİNE
Ki nadan eline düşmeye gevher
Sanur nadan anı bir kuru mermer
Ya alur kem bahaya satar anı
Ya olur bıragakor kalur ebter
Gel imdi Hakk´a talibsen karındaş
Var evvel iste bir yahşı yoldaş
Anı mürşid edin pek tut elini
Seni menzile ilete kurtara baş
Kılavuzsuz bu yola varamazsın
Bu müşkül işi sen başaramazsın
Seni cem etmeğe bir kimse gerek
Dağılmışsın seni devşiremezsin
Biz bu aşkı candan önden bulmuşuz
Aşıkı aşk u maşuk bir bilmişiz
Medresesinde bu aşkın bir ezel
Okuyup her ilmi hasıl kılmışız
Hak müderrisdi bize ol medresede
Yoğıdı müşkülümüz her nesnede
Bunda ol ilmi nite unudavuz
Ya nite aldaya bizi müfside
Her gelen bu aleme biri abad etmede
Sırrı zahir olmadı gittikçe viran olmada
Geldiği yollar bilinmez gittiği rah aşikar
Kendüzin gitmez sanur amma ki alem gitmede
Bu yolda bekçiler var hiç uyumaz
Bu yoldan nam ü nişan kimse bilmez
Bu yolda iz ü toz her giz belirmez
Gerü döndürür ol hiç kimse komaz
Nice bin evliyalar geldi geçti
Nice yüz evliya bunda seğirtti
Birisi kılavuzsuz varmadı yola
Bu yola bunları mürşid iletti
Muhammed kim Habib-i Hazret idi
Dükali mahluka ol devlet idi
Yer ü gök tamu uçmak gice gündüz
Bular olmaklığa sebeb ol idi
Bu yola ol delil ile yürüdü
Delil olan Cebrail idi
Getürdi Cebrail çekti Burak´ı
Resul Mirac´a gitti ana bindi
Gerekmiş talibe elbette mürşid
Olur pes mürşide uyan muvahhid
Eğer mürşide uymazsan ey talib
Olursun sen ya dehri veya mülhid
Bu yola kim girer ise delilsiz
Anı şeytan kodu dinsiz imansız
Gerektir bil gerektir bir kılavuz
Varamazsın bu yola kılavuzsuz
Bu razı eşrefoğlu Rumi açma
Sınırı bekle zinhar öte geçme
Bu aşk deryasının gevherlerini
Çıkarıp olur olmaz yere saçma
Bilir aşık niçin geldi cihana
İnanır akl ile düşmez gümana
Ne işe geldiyse anı bitirir
Yemez içmez uyumaz kana kana
Bu ten dükkanını var eyle yağma
Başından ta ki gide külli kavga
Kamu sevdaları hep ardına at
Gönlünü dost ile ko şöyle tenha
Beray-ı maslahat bir el ucuyla
Bakar isen dahi bir göz ucuyla
Zira senden bunu yine alırlar
Birine dahi verirler güç ile
Bu dünya kmseye mülk olmadı mülk
Sana denilmedi mi "Limen il mülk"
Buna benim diyen key biedeptir
Pes evvel ahir oldu Malik el Mülk
Bu Eşrefoğlu Rumi gördü alem
Örümcek ağına benzer dahi kem
Buna rağbet gözüyle bakmadı hiç
Taleb kılmadı buna oldu ebsem
Ne denlü bunda nefsin şad idesün
Yarın pişman olup feryad idesün
Uralar makraa diyeler "üsküt"
O vakt ey nefsine uyan nidesin
Gelin insafa ey nefse uyanlar
Demidir kim uyana uyuyanlar
Döneler Hakk´a b-nefsi terk ideler
Bağışlanır bugün tevbe idenler
Tiz idin tevbeyi kon va´deyi siz
Ecel olayı yürür tutar ansız
Düşürür damına elbette bir gün
Bozulur işbu düzgünler gümansız
Bu dünya zevki nefsanilerindir
Bu nefs için cehennem key derindir
Bu nefsin işreti zevki temamet
Cehennemde nedir kandır irindir
Murad-ı nefs için her iş kim ola
Ol iş murdar ü mühmel şöyle kala
Yarın Hak Hazret´ine kağrılacak
Seninle Hazret´e ol bile gele
Seni Hak red ide aybın ola faş
San ol mühmel iş çün oldu yoldaş
Beze senden nebiler hep veliler
Üşe sana zebeniler ura taş
Gel uy bu aşka kim bu aşk bekadur
Bu aşkın daima meyli Hakk´adur
Dilersen kim göresin Hak cemalin
Bu aşk gözgüsüne her dem bekadur
Bu yolda can ü baş hergiz anılmaz
Bu dünya ahiret sağışa gelmez
Veli bican olanın kadri artuk
Anınçündür ki aşık cana kalmaz
Nitekim sende senlik ola mevcud
Kalasın senliğinde şöyle merdud
Musa didi ki "Erni ya İlahi"
Musa´ya "Len terani" didi Ma´bud
Çü Musa kendüden mahv oldu gitti
Musa´ya Hak tecelli andan etti
Anınçündür ki aşık varını hep
Getirdi tiz pazara yoğa satdı
Bu aşk yolunda yokluk oldu izzet
Bulunmadı yoğ olmayınca vuslat
Visalin isteyü yoktan yoğa git
Zira yoklukta zerre illet
Bu yolda gerçek isen cane kalma
Cihan varlığını bir çöpe alma
Bu kımıltı bu cünbüş verme alma
Kamu bir düş gibi bu gitme gelme
Bu varlığın sana yavlak tuzaktır
Tuzaktan kaçmağa key er gerekdir
Gel imdi bendini merdane kes kim
Tuzağa tutulan Dost´tan uzakdır
Zahidin yolu dolamaçtır ırak
Abidin yolu teabi ile firak
Aşıkın yolu yakın hem doğrudur
Vasl-ı maşuk olur durak
Ol ezel bağında biz bir gül gibi
Dost´a karşı söylenir gulgul idik
Bunda nitedek dura bu dilimiz
Çünkü anda şuride bülbül idik
Sözüm anladın ise ey karındaş
Bu sırrı keşf edip uş eyledim faş
Eğer aşık isen al bu sözümden
Kamu sermayeyi var eyle taraş
Bu dünya maksudu ahret muradı
Bulardır aldayan biliş ü yadı
Aşıklar yolu bu yoldan dahi dur
Aşık Dost´a gider açıp kanadı
Budur yokluk ki sen senden geçesin
Fena suyunu sakiden içesin
Temamet varlığından el yuyasın
Seni bunda koyup Dost´a kaçasın
Bu düşe pes için aldana akil
Gönül vermez buna illaki gafil
Bu gafil kişiler hayvan gibidir
Olur hayvan dahi hep ayşe mail
Buna ey gözlü kişi anlayu bak
Buna gönül virenlerdürür ahmak
Bihude yerlere ömrü çürütme
Fenadır bu fena gerçek muhakkak
Pes öyle olsa labüddür kılavuz
Kılavuz da gerek kim ola key uz
Bu sarp yolları asan ide sana
İnişi yokuşu göstere düpdüz
Gönül iklimin Dost´a bağışla
Gönülsüz bir yola sen dahi başla
Vücudun oyna bu meydan içinde
Varılmaz bu yola can ile başla
Bu mekkareye igen de yakışma
Tama idüp buna berk berk yapışma
Bu ömre izze caha tekye urma
Bugün meydan benim deyu çapışma
Bu fettane gönül gözüyle bakma
Benim deyu buna gönül bırakma
Bunun sihri tuzağına tutulup
Bunu yapıp varacak yeri yıkma
Cehennem korkusun uçmak ümidin
Aşık anmaz buların hiç birisin
Gözün yumdu çün evvel Dost yüzünden
Kamu kırdı geçirdi nefs çerisin
Adüv bil kim seni Hak´tan ayırsa
Zebani´n bil hur ü gılman olursa
Tama kılma sekiz uçmağa zinhar
Bezenüben sana karşu gelirse
İçmeğe aşkın şarabın şir gerek
Basmağa bu nefsini diler gerek
Konmaya şahın koluna hiç külah
Pes harif olmağa mire mir gerek
Var ey zahid var ki aşk yolun değil
Söyleyem sanma ki aşk dilin değil
Bunda ki şahin gerek şahbaz ola
Yoksa karganın evi seklik değil
Sanmagıl bu aşkı sen kağıttadır
Aşkı kağıtta diyenler mürdedir
Aşkı yazmadı kalem ve aray-ı fakih
Aşk ezelde can ile perverdedir
Yoğ idi levh u kalem aşk var idi
Aşık u maşuk u aşk bir yar idi
Aşk u aşık u maşuk bir iken
Cebrail ol arada ağyar idi
Aşk dilini yine aşıklar bilir
Ol ezel aşka ulaşıklar bilir
Aşk dilinden söylese aşk mestleri
Ol dili sanma ki ayıklar bilir
Biz ezelden aşkı tuta gelmişiz
Ta ebed Dost vaslın uta gelmişiz
Dost ile peymanı berk eylemişiz
Bunda aşk dürrini sata gelmişiz
İki alemden ötedür aşk eli
La mekan kaftan işler aşkın yolu
Her tasavvurdan münezzehtir bu aşk
Söylenür bi harf ü bi savt aşk dili
Aşkı isteme kitapta ey faki
Bu kitapta aşk yoktur Dost hakkı
Bulmayasın aşkı kıylu kal ile
Var gerek alem yüzün yüz yıl oku
Bu aşkın gözgüsü yokluktur ey can
Bu gözgüde görünür ruy-i Sultan
Bu gözgünün kılıfıdır dü alem
Bu gözgüde ne küfr var ne iman
Münezzehtir bu gözgü dü cihandan
Feragattir kamu assı ziyandan
Anınçün değmeler vasf idemezler
Nihandır aşk nihan ender nihandır
Aşık bir sözden anlar bin cevabı
Çün açtı ma´ni yüzünden nikabı
Bular aşk şerbetini içti akndı
Gafil su sanuben kovar serabı
Ta gün yüzünü görelden ey şem tıraz
Ne iş oruc ve ne vird ü tesbih u namaz
Vaslında muharrem oldu ser cümle hicaz
Hicrinde namazım oldu ser cümle mecaz
Muradımdan öte yok sana menzil
Muradın maksudundur Ma´bud´un bil
Kamudan el çekip fariğ gereksen
Muraddır key murad olursa bir kıl
Seni Hak´tan cüda iden o bir kıl
O bir kıldan dahi sen key hazer kıl
Hicabdır ender hicabdır
Gerkse ol kılı boz kovla var dil
Bu halktır talibi yoldan ileden
Bu mahluktur kesilir Hakk´a giden
Neye meşgul isen oldur muradın
Muradındır seni her yana yiden
Eğer talib isen iş böyle gerek
Eğer kazib isen ko çekme emek
Odur talib Hakk´ı isteye dün gün
Gerkmez halk ile almak u vermek
İlahi talibi mürşide duş it
Anın mürşid ile vaktini hoş it
İlahi talibine derd bağışla
Pişir derdin od ile perveriş it
İlahi talibine ver kanaat
Kanaat eyliye bula hararet
Cefaya sabr ide göre vefayı
Kanaat sabr ile muhkem iradet
Bu aşk yolunda seni tar ü mar it
Bu maristanda sen seni bimar it
Bitir bu aşk ile aklı temamet
Yeter varlık sana aşk aşkı yar it
Suk u pazarı muvakkat idiğin çü bilegör
Yürü dağılmadan erbab-ı ticaret idegör
Zad-ı rah elinde nen var ise ver olma hasis
Bu sahavet yoludur durma sahavet idegör
Üzüldü killi sebebten nesebten
Rıza verdi kazaya her taraftan
Bu böyledir şu şöyle olsa dimez
Ve ger kahr u ve ger lutf olsa Hak´tan
Kimin zatında kim gevheri vardır
Murad maksudundur bir sözden anlar
Bu sözü Eşrefoğlu Rumi söyler
Hakk´ın taliblerini tenbih eyler
Cehennem esfeli ola sana yurt
Ne deyvere o vakt işbu savul yort
Karıncadan zaif olasın anda
Zira bunda işitmedindi öğüt
BU DÜNYA
Bu dünya bir ejderhadır bilesin
Bu ejderhayı sen niçin seversin
Bu dünya ağulu bir yılandır
Cefası çok,sefası hep yalandır
Bunun ağusunu çeker sanırlar
anın içün buna hep aldanırlar
Kime kim parmağıyla ağu verdi
Ana sonra tasıyla ağu verdi
Kimin kim yüzüne şu´le bıraktı
Anı sihrile sonra oda yaktı
Kime kim bir saat yoldaşlık etti
Anı gör kim sonra bir nice yuttu
Buna gönül verenler oldu mahzul
Bunu terk eyleyenler oldu makbul
Buna hem çün demişti Fahr-i alem
Nuna niçün aldana akil adem
Bu dünya cifedir çirkin kokulu
Hezeran mekruhiyle içi dolu
bunun kokusunu burnun duyaydı
Damağında dimağın söküleydi
Lakin mezkum olduğundan duymazsın
Anın içün dünyaya sen doymazsın
Getir at dünyayı dünya itine
Ne aldandın bunun sen lezzetine
Madem ki derdin var,dermanın iste
Ki dünya sevgisi canın kaldı hasta
Eğer hasta değil ise bu canın
İşiteydi bu sözleri kulağın
ÇÜ GİTTİ YARIN
Çü gitti yarın yoldaşın,bil gidersin sen dahi
Anın kim terketti bunlar,terk edersin sen dahi
Bu çarh elinde nicesi ağular tattılar bular
Kaçan ki peymanen şek yok tadarsın sen dahi
Sermayeyi verme yele,bir faide getir ele
Bir göç ki Azrail´e,bir gün edersin sen dahi
Eya gafil eya miskin,uyan gafletten bak uyan
Yağmaya vardı can u ten,nefsini güdersin sen dahi
Batıl yola günden güne cüst oldu sen dahi
ayağını Hak yoluna süst edersin sen dahi
Dünya benimdir diyeni,gözünle gördün sen anı
Ne etti ettirdiğini verip ne edersin sen dahi
Eşref,dürüş getir şeref,yeter ömrün geçer telef
Yoksa bir gün hur-ı harf nagah görürsün sen dahi
EY LEZZET ALAN
Ey lezzet alan iyş-i cihandan hazer et kim
Nuşundan anın nişi ne zevkinde belası
Devlet evi divarına yaslanmayıp gör kim
Muhkem değil ey şah bu bünyadan esası
Bu kubbeye kim girdi kim çıkmadı kabadan
Bu suffaya kim geldi kim gitmedi safası
Uryan şol emir oldu kim atlastan eder fahr
Sultan şol gedadır kim libas etti palası
ŞEKER YER İSEN
Şeker yer isen şehrini Mısır eyle temamet
Lale hevesin varsa bedehşan eteğin tut
Ger ins ü melek div ü peri sana kıl olsun
Sen senliği terk eyle Süleyman eteğin tut
Tut bağban yolunu bağdan sapıtınca
Bağlarda müsellem yürü,bağban eteğin tut
BİR AŞIKI
Bir aşıkı sözünden
Gitmez nemi gözünden
Gözü yaşı yüzünden
Seylan olur hemişe
Aşk erinin nişanı
Bilmek dilersen anı
Ana bu mülk-i fani
Zindan olur hemişe
SEN ANI İSTERİM
Sen anı isterim sanırsın ey dun
O seni istese otur dün ü gün
O sana gel dese yol geniş olur
Uçarsın kuş gibi ırak az olur
sana kim gel demedi istemedi
Muradı bulmadı hem namuradı
DEDİĞİM İŞ
Dediğim iş bu beşarettir sana
Kim risalet tacın giydin başına
Gördüğün namus-u ekber Cebrail
Kim kamu peygambere oldu delil
Gelin zikredelim ol Zülcelali
Ki gönülden süren oldur melali
Veli zikrin haramından sakın kim
Safa vere anın sana helali
Yer gök benim seyrangahım,dembedem seyran eyleyem
Yüzbin Süleyman gibisin,seyrimde hayran eyleyim
Gah arş üzre uram kadem,ğah lamekanda dembedem
Yerden göğe şarkdan garba bir demde cevlan eyleyem
Ger dur etsen beni sen ey perveri sıfat
Sanma kim bu tenim ruh ile bula hayat
Aşkla diri bil beni ruhla değil
Zira ruhları göreli şah oldu mat
Müddei sorma ki sana yoktur rü´yetten haber
Bihaber olanlara haber denilse eder bir zarar
Görmek dilersen ol Sultan´ın cemal-i şem´ini
Var enaniyet vebalini gözünden sil gider
Niceleri "benim" dedi ve gitti
Birisi kılmadı sözünü isbat
Toprak içinde zerre zerre yatar
Muntazır ne vakit ola arasat
Ger yürek yansa etse bir kerre ah
Nice başlardan gider altın külah
Bir nice sultanları tahtından yıka
Taht u tahtalarını oda yaka
DOST´A GİDENİN
Dost´a gidenin yolu gönüller içinden gider
Sen hemen hulk idegör,giregör gönüllere
Sumt eyle ağzını bağla,göresin Hakk´ı ayan
Göz bağı bu cihan halkının ağzıdır heman
Ey mürai ko riyayı sıdk ile ihlasa gel
Kır riya leşkerlerini ihlas kılıcın ele al
Ey hüda rahmettiğin hergiz melamet görmedi
Kakıyıp hışm ettiğin alemde rahat bulmadı
Can u gönülden gerektir Halık´ı zikreylemek
Yoksa Allah demeklik sakız olur her dile
Şular kendilerin sultan sanırlar
Ölüp toprak olunca utanırlar
Seni Hak´tan ırak eden zebani tut yahut gılman
Geri koyan adüvdür eğer küfr ü eğer iman
Rabbini bilmek nefsini bilmeye mevkuftur
Bu tılsım-ı genc-i mahfi aşıka maruftur
Kimya istersen gel sohbeti dervişilerin
Saltanat mayasıdır bil himmeti dervişlerin
Alim midir ol ilmine layık ameli yok
Cahil midir ol aşka satar iki cihanı
Cahil ermez bu hikmete,cahili koyma sohbete
Yiye de muşlaya yata,ahır dolu saman gerek |
|
|