"Övgüye layık" anlamına gelen "el-Hamid" ismi cemili Kur’anı kerimde 17 defa geçmekte. Yarattığı kullarına lutfettiği maddi ma’nevi nimetleri hatırlattıktan, imanı emredip inkardan kaçınmamızı bildirdikten sonra "Şüphesiz Allah zengindir, övgüye layıktır" buyurur. (Bakara 267, Hac 64, Lokman 26)
Her şey her yerde her dille Onu över. Çiçekler açarken, kuşlar uçarken, dereler akarken, yağmurlar yağarken Ona hamdeder.
Süleymaniye Camii durduğu yerden mimar Sinan’ı hatırlatır.
Sanattan anlayan herkes Süleymaniye Camii’ni görünce Sinan’a karşı saygıyla ürperir.
İşte her yaprak, her çekirdek, her dağ ve deniz, yaratıcısını bize hatırlatır. Kendine has diliyle bizim iç dünyamızda ince duyguların gelişmesine sebep olur ve kainatın sahibi önünde hamd ile tesbih ederek eğiliriz.
Müslümanlar günde beş vakit namazlarında 40 defa Fatiha suresi okuyarak Allah’ı övdüklerinden, Allah’dan başkasına hamd etmediklerinden boyunlarına esaret zincirini hiçbir zaman geçirtmemişler.
Akif merhumun Çanakkale şehitleri için
"Şüheda gövdesi bir baksana dağlar taşlar.
O rüku olmasa dünyada eğilmez başlar" dediği gibi Allah’a eğilen bu başlar yedi düvele baş eğmemişte upuzun vatanın bağrına serilerek set olmuşlar.
Düşünen beynini, yazan elini, konuşan dilini yaratan Allah’a bir defa boyun eğmeyen ve Allah’a hamd etmeyenlerin Allah’ın yarattığı inkârcı kulları önünde her gün eğilen ve onların artıklarını yalamak için övgüler düzenleyenlerde hamd ediyorlar ama yanlış yere hamd ediyorlar.
"El-Hamid"e iman eden günde kırk defa hamdeden bir mü’minin başı dik ve yumuşak olmalı.
Eli, alan el değil veren el olmalı. Verirken sevdiği yiyecek giyeceklerden vermeli. Sözlerin en güzeline iman ettiği için en güzel sözler söylemeli.
İnsanları kafirliğin karanlığından, imanın aydınlığına çıkmasına sebep olmak için gayret göstermeli.
|