İman veren, güvenlikte kılan, iman edenleri iki dünyada da güvenlik içinde yaşatan ve bir ismide “Mü’min” olan Allaha iman edenler insanlara güvenlik vermeye çalışmazlar. Güvenilen bir insan olmaya çalışırlar.
İmanın dünyada sağlayacağı güvenliği Efendimiz: “Allaha yemin olsun ki Allah bu İslâm işini tamamlayacak, hatta bir yolcu San’a şehirden Hadramuta kadar yürüyecek Allah korkusundan ve birde koyuna kurt saldırır korkusundan başka hiçbir şeyden korkmayacak” buyurmuş. (Ebu Davud , cihad bab 107 hadis 2649 Buhari ikrah bab ,t, Ahmed, Müsned 5/109,110)
Bir ismi “Mü’min” olan Rabbimizin verdiği imanın sağladığı güvenlikle eşkıya yatağı San’a ile Hadramut arasında 1400 sene önce güven içinde yolculuk yapmışlar.
M. Akif Ersoy’un: “Kenarı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelirde adl-i ilahi sorar Ömer’den onu”
Diye şiirleştirdiği Hz.Ömer, Medine’de devlet başkanı iken Dicle nehri kenarında bir koyunun kurt tarafından yenmesinden kendini sorumlu tutuyor. İşte “Mümin” olan Allah a iman eden mü’minin yönetimi öyle olur.
1400 sene sonra İslâm sistem olarak rafa kaldırıldı. Batıdan sistem ithal edildi ve Dicle nehri kenarında terör adı altında 30.000 (otuzbin) insanın kanı akıtıldı .
Dicle kenarında değil şehrin merkezinde en güvenli merkez diye yapılan binanın 25. Katında yirmi beş ayrı güvenlik tertibatı olan yerde yaşayan insanın güvenliği olmadığını bütün dünya gördü .
Asker ve gardiyan tarafından korunan hapishanelerde güvenlik kalmadı. Her insanın arkasına bir emniyet görevlisi taksanız, emniyet görevlisinin ardına da bir görevli gerekir.
Onun ardına da biri gerekir. Bu da olmayacağına göre her insanın içine emniyet görevlisi olarak “Mü’min” olan Allah’a iman yerleştirilirse emniyet=güvenlik iki dünyada da sağlanmış olur.
|