Allah’ın yarattığı insan, O’ndan uzak olduğu nisbette gurbette demektir. Gurbet; yalnızlığı, çaresizliği, bunun neticesi olan melali ve hüznü icab ettirir, insanda bir avunma ve teselli ihtiyacı doğurur. Bu sebepten: “Yalnızlık Allah’a mahsustur!” denilmiştir. O’ndan gayrısının teselli ve ilgiye ihtiyacı vardır. Bütün bu fıtri hususiyetler, -cennet, bütün güzelliklerlele dolu olduğu halde- Adem aleyhisselamın kendi cinsinden bir eş yaratılmasını istemesini gerekli kılmıştır. Böylece Leylalar’la muhabbetin, nihayette onları aşıp Mevla’ya intikali sağlayıcı bir köprü olma keyfiyeti gerçekleşmiştir.
Bunun içindir ki, Leylalar ile başlayan muhabbet macerası, Mevla’da sükun bulduğu nisbette mana kazanır. Aksi halde Leylalar putlaşır, çetin imtihan kaybedilerek dünya bir aldanış mekanı haline gelir.
Leyla, bir semboldür; icabında bir kadındır, makamdır veya paradır. An gelir nefsin diğer temayüllerinden herhangi biri olabilir. Bunlara takılıp kalan kişi, nefsini adeta ilah edinir.
Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam