“Türkçesinde de “Nur” dediğimiz bu ismi cemil Kur’an-ı Kerim’de “Allah göklerin ve yerin nurudur” (Nur 35) “Yer, Rabbinin nuruyla parladı.” (Zümer 69) ayetlerinde iki defa geçmekte. Kur’an-ı Kerim’de 43 defa geçen bu “Nur” kelimesiyle kastedilen gönüllerin aydınlığını sağlayan Kur’an ve imandır.
Işık bizim görmemizi sağlar. Ak ile karayı, ip ile yılanı, gül ile dikeni, dost ile düşmanı biz aydınlıkta anlarız. Onun için Rabbimiz gündüzlerimiz için güneş ışığını, gecelerimiz için ayın nurunu yaratmış.
Birde iyiyle kötüyü, hayırla şerri, suçla cezayı, iyilikle mükafatı belirlemek için “Nur” diye isimlendirdiği kitaplarını indirmiş.
Allah, gökyüzündeki güneşini karartıverse onun ışığının yerini tutacak bir ışığı ve ısıyı insanlık yapamaz. Dünyanın tamamını güneşin içine yakıt olarak atsak, sobaya atılan bir kağıt parçası gibi yok olur gider.
İşte Allah’ın kitabı da öyle. İnsanlığın hayatından bir çekiliverse güneşin yerini tutsun diye takılan ampuller gibi her an patlamaya hazır insani ışıklarla altı milyar insanın içini ve dışını aydınlatmak mümkün değildir.
Bir güzele, bir çiçeğe, bir denize, bir manzaraya bakınca heyecana kapıldığımızda hemen görüleni ve gören gözü yaratanı düşünüp ona hamd edelim.
Pervane, kelebekler gibi O Nur’un etrafında Onun gösterdiği yönde dönelim. Mü’minde, kafirde dönüyor ama kafir ters yönde döndüğü için yolun sonu Cehenneme çıkıyor. Cehennemin narını Nur gibi görüyor.
Gönlümüze ve gözümüze nur veren, çocuklarımızı gözümüzün nuru kılan Nur’a iman eden bizler hep aydınlık tarafta olacağız, aydınlatacağız.
|