Tarikatı nakşibendiden maksat kalbi gafletten uyandırıp rabbi rahmimize bağlayıp ilahi huzuru elde edebilmektir. İnsan sadece Allah (c.c.) ı sevip onun dışında hiçbir şeye kalbini bağlamamalıdır. Allah_u teala yalnız kendi zatının sevilmesini başka bir şeye sevgi gösterilmemesini arzu eder. Ancak, Allah n sevgisi dostluğu kazanıldıktan sonra insan rahata kavuşur, dünyada kabirde haşirde neşirde. Kazançların en karlısı Allah dostluğudur. Allaha yönelen kimse onun dostu olduğu için eziyet görmez.
Tüm bunlara ulaşabilmenin en kolay ve en önemli yolu kulun sürekli zikir halinde olabilmesidir. Rabbimiz(c.c.) siz beni zikredin, bende sizi zikredeyim (bakara 2/152) bu müjde zikrin faziletini anlatmaya yeterlidir. Bir Kutsi hadiste rabbimiz: kulum beni zikrettiğinde bende onunla beraberim. Kulum beni gizlice anarsa bende onu özel olarak zatımla zikrederim. Kulum beni toplulukta zikrederse bende onu daha hayırlı bir meclis içinde(meleklerimin yanında) zikrederim buyurmuştur.
Büyükler virdi olmayanın varidanı olmaz demişlerdir. Sadat-ı Nakşibendî bu husus üzerinde titizlikle durmuşlardır: Gavsımız bir sohbetlerinde: zikir kalbin gıdasıdır. Gıdasını almayan kalp zayıflar sonra ölür. Kalp ancak zikir ile beslenir, kuvvetlenir tatlanır manen hayat bulur. Haramlar ve işlenen günahlar ise şeytanın gıdasıdır işlenen günahlar insanın kalbini zayıflatır nefsini ve şeytanı güçlendirir. Bu nedenle kalp, nefis ve şeytan ile sürekli mücadele halindedir. Rabbil âlemin: dikkat edin uyanık olun, kalpler ancak Allahın zikriyle huzur bulur(Rad 13/28) buyurmuştur.
Zikreden bir kalple zikretmeyen kalp arasında ki fark ölü ile diri arasındaki fark gibidir. Zikreden kalp hakkı hakikati duyar emirler riayet eder bir ilahi emir karşısında tereddüt dahi etmez rabbiyle beraber olmanın huzurunu her dem yaşar ve o hal ona rabbinin rızasını kazanmada bir vesile olur. İlahi emirleri sırf kulağıyla değil aynı zamanda kalbiyle de duyar. Ezan okunur kalbi duyar, rabbinin ayetleri okunur kalbi ürperiri imanı artar. Ve o her dem Allah la olan münasebetini artırmanın yanında ona kavuşma aşkıyla da yanmaya başlar. Yaratılan her nesnede onu görür onsuzluğa tahammülü kalmaz. İşte tüm bu haller ancak Allahın zikriyle olur.
Dünyevi arzu ve isteklerimiz bizi rabbimizden uzaklaştırmamalı, her zaman rabbimizle beraberlik her işimizi onun rızasına uygun yapmamıza vesile olur b u sayede dünyamızda ahrete döner. Bir gün bayezit i bestami hazretleri hacdadır. Kabenin yanında bir insan görür ki Kâbe'nin örtüsüne sarılmış ağlamaktadır hem de öyle ağlıyor ki mübarek gıpta eder ve ne güzel ağlıyor rabbim banada böyle ağlamayı nasip et der biraz sonra keşf ile kalbine baktığında onun dünyalık bir iş için ağladığını görür ve şaşırır. Sonra Mekke sokaklarında gezerken ticaret yapan bir genç görür. Genç öylesine dünyalığa dalmış ki her tarafını kadınlar çevirmiş onlara bir şeyler satıyor. efendi hazretleri ona bakar ve üzülür: şu gence bak der ne kadarda dünyaya dalmış der . Bu gencin kalbine nazar ettiğinde görürü ki genç bir an dahi Allahtan gafil değil o buna çok şaşırır. İşte dünyayı ahirete çevirmiş bir genç o genç ne kadar bahtiyardır ki Rabbi Rahimi bu ahir zamanda bir rehber nasip etmiş ve yine ona nasip etmiş kendisi anmayı bu ne güzel bir devlettir bu ne güzel bir lütuf. Yalnız bu noktada bize çok iş düşüyor verilen nimetlerin değerini bilmeli her an nefis muhasebesi yapmalı ve görevlerimizi ihmal etmemeliyiz hele de bu Allah'ı anmak gibi büyük bir güzellik iken.
Mürşidimiz bu konuya özellikle titizlik gösteriyor ve her demde bizi uyarıyor. Eğer onun elinde terbiye olmak istiyorsak eğer onu sevdiğimizi söylüyorsak emirlerine riayet etmeliyiz ki bu şekilde sevgimizin yalan olmadığı anlaşılsın bir insan düşün ki Allah'ı sevdiğini söylese onun emirlerini yapmasa resullahı sevdiğini söylese sünnetini yapmasa onun sevgisi ne kadar gerçekçi olur ki çünkü seven sevdiğinin her dediğini yapar. Bunun gibi biz mürşidimize sevgimizi de onun bize verdiği reçeteleri hakkıyla yerine getirmekle göstermeliyiz.
S.Abdulhakim hz. buyurdular: sabah akşam virdlerinize devam ediniz. Bu derslere devam ettikçe kaplerde Allahın izni şahı haznenin himmetiyle ilahi bir pencere açılır. İnsanların en hayırlısı kullar hakkında kötülük düşünmeden sabahlayan ve akşama kavuşandır. İnsanın en iyi dostu Allaha kullukta kendisine yardımcı olandır.
İnsanın kalbi sağlam olursa bütün vücududa iyi olur. Kalp bozulursa bütün vücud bozuk olur. Kalp Allahu tealanın zikrinin yapıldığı yerdir. Kalp ölürse bütün vücut yok olur. Nakşibendilikte asıl önemli olan kalbi ıslah etmektir. Zikirden maksat kalbi bütünüyle çalıştırmaktır. Çalışmaya başlayan kalp, saat gibi çalışır. O zaman kalbin sahibi hangi işle meşgul olursa olsun kalbi zikretmeye devam eder böylece insanın her anı zikirle ve ibadetle geçer.
Hasan-ı Basri hz. birisi gelip efendim gönlüm kasvetle dolu ne yapayım deyince buyurur: Allah'ın zikri ve tövbe ile yumuşat buyurur.
Nefis pak olup kalp münevver bir hale gelirse o zaman Allahın kokusu gelir. Necis olan nefsin kokusu sahibinde bulundukça yaptığı amellerin nuru semaya ulaşmaz ve zayi olur. Böyle bir amel sahibine fayda vermez, Allaha ancak pak bir gönül ve pak bir dil ile ulaşabiliriz.
Yazan: S.Fetullah ERDAL seymes.com alıntıdır.
|