Nakşibendilik (Nakşbendiyye, Osmanlıca: ﻪﻴﺪﻨﺒﺸﻘﻧ), Abdulhalik-ıl Güjdevani tarafından sistemleştirilen, Muhammed Bahauddin Şah-ı Nakşibendi'nin isim babası olduğu İslam dini tarikatı.
"Nakış yapan" anlamına gelen Nakşibend; Nakşibendi mürşitlerinin, kalbi dünyadan ahirete bağladığı düşünüldüğü için bu adı almıştır.
Nakşibendi tarikatında sessiz zikir uygulanır.
Abdulhalik-ıl Gücdevani'nin tespit ettiği on bir tarikat prensibi
1- Vukuf-ı Zamanî: Müridin zamanı çok iyi değerlendirmesidir.
2- Vukuf-ı Adedî: Dersin adedi ve gerçek manası düşünülmelidir.
3- Vukuf-ı Kalbî: Kalbi uyanık tutmak gerekir.
4- Hûş der-dem: Nefes alıp verirken, gaflette olmamak..
5- Nazar ber-kadem: Başkasına değil, kendine bakmalıdır..
6- Sefer der-vatan: Halktan ayrılıp Hakk'a gitmesidir.
7- Halvet der-encümen: Halk içinde de olsa, halvet hali olmalıdır.
8- Yâd kerd: Şeyhin verdiği zikri, kalb ve dil ile daima tekrarlamak.
9- Bâz geşt: Zikirle Allah'a dönüş, vuslât düşünülmelidir.
10- Nigah-daşt: Kalbi zararlı düşüncelerden korumak.
11- Yâd-daşt: Masivâyı bırakarak, sadece Allah'ı düşünmektir
Ek ibadetler
- Rabıta: Rabıta arapça "rabt" kökünden türetilmiş,sözlükte 'birleştirmek, bitiştirmek, iliştirmek ve bağlamak' anlamlarına gelmektedir. (Rabita'tul Qurra: Kur'an Hafızları Cemiyeti-Birliği)
Tasavvufta mürid'in, kendini mürşidi ile yüzyüze gelmiş varsayıp ondan feyiz aldığını (ondan metafizik anlamda güç aldığını ya da nurlandığını) zihninde canlandırması demektir.
- Hatme: Muhammed'e salavat getirilerek yapılan ve Peygamber ruhunun indiği ve hatme yapanlarla iletişime geçtiğine inanılan ibadet.
- Vird: Dil damağa yapıştırılarak belirli (ders olarak verilen) sayıda dil damaktan ayrılmadan kalben Allah denilerek nefsin durulmasını (terbiyesini) amaçlayan günlük ibadet.
- Teveccüh: Teveccüh, yönelmek demektir. Bir tasavvuf terimidir.