Faiz: Taberi ra şunu kaydediyor: “Faizden vazgeçmeyen ve faiz üzerinde mukim olan bir kimseyi tevbeye davet etmek, imamül müsliminin ödevidir. Şayet faizden vazgeçmez ve çekişmeye kalkışırsa, o zaman derhal boynu vurulur” (Camiul Beyan fi Tefsiril Kurandan) (Lâ-2_Mustafa Çelik)
Riba şu üç unsuru ihtiva eder: 1. Ana paranın haricindeki fazlalık veya ziyadelik. 2. Bu ziyadeliğin zamana bağlı olarak belirlenmesi. 3. Önceden belirlenen fazlalığın kredi sahibine ödenmesini kayda bağlayan muamele. Bu şartları taşıyan her işlem riba muamelesi olarak mütelaa edilir. (Siret Ansiklopedisi-2)
Faizin harcanması: Faiz gelirini, vermeye mecbur olduğunuz bir yere vermek, bununla kendi borcunuzu ödemek, caiz değildir. Öderseniz faizden kendiniz istifade etmiş olursunuz. (Helaller ve Haramlar-Hayrettin Karaman)
Faize para yatırmak: Geçinmekte zorluk çekenler paralarını öncelikle helal yoldan, kar-zarar ortaklığı ile çalışan kurumlardan ya da değeri azalmayan, hatta artan madenlere ve taşınmaza yatırarak; bu da olmazsa ve elindeki para bitince geçime muhtaç hale geleceği anlaşılırsa ancak bu takdirde banka faizine müracaat edebilir. (Helaller ve Haramlar-Hayrettin Karaman)
Almanya vb ülkelerde müslümanlar faiz yiyemezler; çünkü bu faizde müslümanların da hissesi vardır. Bankalarda müslümanlarında paraları vardır, faiz müslümanlar arasında cereyan etmiş olur. (Helaller ve Haramlar-Hayrettin Karaman)
Farz namaza yetişmek: Bir kimse tek başına farz namazı kılmaya başladıktan sonra bulunduğu yerde aynı namaz cemaatle kılınmaya başlansa, o kimse eğer birinci secdeye varmamış ise hemen namazını bozup imama uyar. Eğer üçüncü rekatın kıyamı için kalktıktan sonra yanına cemaatle namaza başlandığını farketse –ayakta veya oturarak- sağ ve sola selam verip namazdan çıkar, imama uyar, cemaatle beraber kılar. (Büyük İslam İlmihali-Nimeti İslam) (İkaz-Mehmet Güleç)
Farz namazın riyası: Dükkanlarda, kırda veya halkın görebileceği yerlerde farz namazı kılmak riyakarlık değildir. Riya diye söylenenlerin aslı astarı yoktur. Farz ve vacip namazların riyası olmaz. Hatta zekat verilirken zekat olduğunu fakire söylemek yoksa da zekatı halkın anlıyabileceği şekilde alenen vermek efdaldir. (Büyük İslam İlmihali) (İkaz-Mehmet Güleç)
Fasık evlada miras: Bir adamın çocuğu fasık olur ve bu durumda baba, malını hyır yoluna sarf etmeyi irade ederek onu mirasından mahrum ederse, böyle yapması ona mal bırakmasından daha hayırlıdır. Hulasa’da da böyledir. (Fetevayi Hindiyye)
Fatihadan sonra okunan zammı süre: Her namazın ilk iki rekatında Fatihadan sonra sure okumak ise sünnettir. (İslam Fıkhı Ansiklopedisi-Vehbe Zühayli)
Fatihadan sonra birkaç sureyi birden okursa birşey lazım gelmez. (İbni Abidin-2)
Farz namazların son rekatlarında zammı sure okumak: Farzın son iki rekatinde unutarak zammı süre okursa secde-i sehiv lazım gelmez. (Ehli Sünnet İtikadı-Gümüşhanevi)
Fetvaların çakışması: Bir meselede iki sahih kavil bulunursa, bu iki kavilden hangisiyle fetva verilirse caiz olur. Ama bu, o iki kavilden birisi daha kuvvetli olmadığına göredir. Eğer birisi diğerinden daha kuvvetli ise, bu takdirde muhayyerlik yoktur, hangisi kuvvetli ise onunla fetva verilir. Mesela iki kavilden birisi “sahih” diğeri “fetva bunun üzerine” lafzıyla kayıtlanmış olursa, “fetva bunun üzerinedir” diye kayıtlanmış hükümle fetva vermek daha evladır. Çünkü bu kavil daha kuvvetlidir. Keza iki kavilden birisi metinlerde zikredilir veya zahir rivayet olur veya ekseri ulema bunun üzerinedir denilirse, bu kaville amel edilir. (İbni Abidin-9)
Fıkıh öğrenmek: Fıkıh öğrenmek, Kuranı ezberlemekten efdaldir. Fatihayı ve bir sureyi ezberlemek her müslümana vaciptir. Vacipten bir şey noksan bırakmak mekruhtur. Fıkıhtan murad dini hususta ihtiyacından fazlasını öğrenmektir. Aksi taktirde yani muhtaç olduğu kadarını öğrenmek farzı ayındır. (İbni Abidin-2)
Fısk topluluğunda tebliğ: Ecri gerektiren, tesbih, tahmid gibi sözleri, Kuran, hadis, fıkıh gibi şeyleri okumanın bulunduu fısk topluluğunda istihza ve muhalefete sebep olacağını bilen bir kimse bu işleri yaparsa, gerçekten o yüzden günahkar olur. Şayet o fısk meclisinde bulunanları, o günahtan geri koyacağını ve onların itibar edeceklerini bilirse, ozaman bu işleri yapması güzel olur. (Fetevayi Hindiyye)
Bir kimse, fısk meclisinde Allah’ı zikreder de, bunlar fısk ile meşgul iken kendisinin tesbih ve tehlil ile meşgul olduğunu kasdederse fazilet kazanmış olur. Eğer, tesbihi, fasıkın fıskını yapması için getirirse günahkardır. İbadet için tesbih çekerse sevap alır. (Ehli Sünnet İtikadı-Gümüşhanevi)
Fitre ve büyük çocuk: Büyük çocuklar babaları tarafından beslenseler bile fitreleri babalarına vacip değildir. Baba veyahut da kendiliklerinden verirlerse istihsanen caizdir. (Hidaye Tercümesi)
Fotoğraf: Tazim ve hürmet kasdıyla yapılmadığı ve uzuvlarının eksik olduğu dikkate alınırsa (resim olarak değerlendirildiği zaman) haram olmadığı açıktır. Çünkü fukaha; resim konusunda, tazim ve hürmet üzerinde hassasiyetle durmuştur. (İbni Abidin-İbni Hümam) (Fıkhi Meseleler-Yusuf Kerimoğlu)
Futbol ve boks: Futbol oynayanların spor yaptığı kabul edilebilir. Ancak seyredenler için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. Books müsabakalarında insanların birbirine eziyet etmeleri söz konusudur. Hayvanlara eziyet etmek yasaklanınca, insanlara eziyetin evleviyetle yasak olması gerekir. (Fıkhi Meseleler-Yusuf Kerimoğlu)
Oyun sebebiyle ibadetlerini aksatmak, dünyevi ödevlerini aksatmak ve bakmak zorunda olduğu fertlere karşı görevlerini ihmal etmek, oynarken giyeceği elbiselerde avret sınırına riayet etmemek, futbolu kazanç aracı olarak görmek ve uygulamak, bu ve buna benzer mahzurlar futbol oynamayı, mahzur olma derecelerine göre, mekruh ya da haram hale getirmiş olurlar. Böyle mahzurlar olmaksızın futbol oynamakta bir beis olmadığı gibi bazen sevimli ve istenen bir spor dahi olabilir. Ancak bu günkü şekliyle futbol bir spor değildir. Çünkü oynayanlar onu vücudu güçlendirmek için oynamamakta, seyredenler ise hiçbir hareket yapmamaktadırlar. (Fetvalarla Çağdaş Hayat-Faruk Beşer)