Menzil (TASAVVUF ADRESİNİZ) SiLSiLE - buyuk islam akaidi v
   
TASAVVUF DİYARI
 





Ana Sayfa
Açıklamalarıyla 99 Esma
Hatim- mukabele
Çeşitli Dualar
Silsile
Tasavvuf Edebiyatı
Tasavvuf Yazıları 
Menkîbeler
İlahiler ve Kasideler
İslâmi Flash
İslami Haberler
İslâm Kütüphanesi
İslami Siteler- TOPLİST
İslami Soru ve Cevaplar
İslami Sözlük
İslami Videolar
Rüya Yorumları- Tabirleri
Kadın 

Popüler
Oyun
Bilgisayar önerilerimiz
ZİYARETÇİ DEFTERİ


AŞERE-İ MÜBEŞŞERE

>>1.Hz. Ebu Bekir
>>2.Hz. Ömer bin Hattab
>>3.Hz. Osman bin Affan
>>4.Hz. Ali Bin Ebu Talib
>>5.Talha bin Ubeydullah
>>6.Zübeyr bin Avvam
>>7.Sa'd bin Ebi Vakkâs
>>8.Abdurrahman bin Avf
>>9.Ebu Ubeyde bin el-Cerrah
>>10.Said bin Zeyd

ASHAB-I SUFFA

>>Bilal-i Habeşî{R.A.}
>>Selmân-ı Farisî{R.A.}
>>Enes bin Malik{R.A.}
>>Hâlid Ebâ Eyyubel-Ensâri{R.A.}
>>Abdullah bin Mesud{R.A.}
>>Huzeyfetul-Yemenî{R.A.}
>>Ebuzer-i Gıfarî{R.A.}
>>Ebuzer-i Gıfarî{R.A.}
>>Ammar bin Yâsir{R.A.}
>>Muaz Bin Cebel {R.A:}
>>Ebud-Derda{R.A.}
>>Ebu Musa el-Eş'ârî{R.A.}
>>Mikdad bin Esved{R.A.}
>>Halid bin Velid{R.A.}
>>Mus'ab bin Umeyr{R.A.}
>>Usame bin Zeyd{R.A.}
>>Erkam{R.A.}

 

 

Tasavvuf ve Tevbe 
Rabıta 
Tevessül ve Vesile 
Allah İle Kul Arasına Girmek 
Kutbul İrşad ve Tasarruf 
Ehl-ibeyt Kimdir 
Mürşide Teslimiyet Kölelik mi? 
Veliye Hürmetin Ölçüsü 
Kerameti İnkar Etmek 
Himmet 
İrşad nedir, Mürşid kimdir?


 



Vaaz mı Kuran mı?:
Vaaz dinlemenin evla olması, Kuran ayetlerini anlayıp, şeri manalarını tedebbüre ve hikmetli vaazlarından istifadeye kudreti olmayanlara mahsustur. Çünkü bunlara kudreti olan bir kimsenin Kuran dinlemesinin evla hatta vacip olduğunda şüphe yoktur. Cahil böyle değildir. O Kuran okuyandan anlamadıklarını muallimden ve vaazından anlar. Binaanaleyh bu onun için daha faydalıdır. (İbni Abidin-2)

 

Vade farkı koymak: Alış veriş peşin olursa normal olarak kâr etmek tabii olduğu gibi vadeli olursa da insaf dairesinde karşı tarafı yıkmadan belirtilen zamanı ölçerek kâr elde etmekte tabiidir. Her tarihte bu tip alış veriş olmuştur. Yani alış verişte vade farkı alınmıştır. Alış verişte vade farkını eklemek cumhuru ulemaya göre caizdir.(Neylül Evtardan) (Halil Gönenç)

            Ebu Hanife’ye göre, para tedavülde olduğu sürece, değeri ister artsın, ister eksilsin, borç aynen ödenir. Para değerindeki değişmenin, ödenecek miktar üzerinde bir etkisi olmaz. İmam Ebu Yusuf’a göre, sözleşmenin yapıldığı tarihteki değeri, kullanılmakta olan bir başka para veya altına göre takdir edilip ödenmesi gerekir. İmam Muhammed’e göre ise, bu durumda sözleşmenin yapıldığı zamana değil; paranın değerinin değiştiği zamana itibar edilir. Günümüzde paranın çok sık değer değiştirdiği göz önüne alınarak, Ebu Yusuf’un fetvasıyla amel edilmesi, ayrıca tarafların helalleşmeleri yerinde olur. (Fetvalar-Diyanet Vakfı)

            Vadesinde ödenmeyen borçların makul ve ekonomik bir vade farkı ile tahsil edilebilmesi için karşılıklı rızayla ilk akdin bozulması (ikale yapılması) yine karşılıklı rızayla aynı malın aynı müşteriye yeni bir fiyatla satılmasıdır. Fıkıh kitaplarında satılan malın mevcut olması halinde bu işlemi caiz görmektedir. (Helaller ve Haramlar-Hayrettin Karaman)

                        Bir satış içerisinde, iki satış caiz olmaz: (vadeli satış ve vade farkı) Günümüzde en çok tartışılan konulardan birisi de; bir malın "peşin" ve "vadeli" satışındaki, fiyat farkıdır. Bir mal; peşin "bin liraya" satın alınabilirken, vade süresine göre "bin ikiyüz" veya "bin beşyüz" liraya alınabilmektedir. Mal aynı olduğuna göre; fiyatın farklılaşması "vade faktörüne" dayanıyor demektir. Bunu "Pazarlık sonucu malın fiyatının farklı olabileceği" tezi ile izah etmek mümkün değildir. Zira ticari piyasada bir malın "Peşin" ve "Veresiye" fiyatları; faiz oranları ve enflasyon dikkate alınarak ilan edilmektedir. Günümüzde birçok müellif; vadeli satıştaki vade farkını pazarlıkla izah ederek, fetva vermektedir. Esasen ticaretle uğraşan birçok mü'min: "Peşin ve vadeli satış arasında fark olmazsa biz ayakta duramayız. Vadeli satışları takip için, ayrıca eleman görevlendiriyoruz" diyerek, içinde bulundukları durumu izaha gayret ediyorlar. Paranın değerinin sürekli düşmesini de; ayrı bir delil şeklinde ele almaktadırlar. Darû'l İslâm'da para; "itimad senedi" değil, bizzat maldır. Esasen şer'an satışın: "Malın, mal ile mübadelesidir" şeklinde tarif edilmesinin sebebi de budur. Para, altın, gümüş veya bunların yerine kaim olacak nakit (kaime) dir. Günümüzde de kullanılan T.C. parası ise; belli bir mal karşılığında basılmamakta, "İtimad senedi" mahiyetini korumaktadır. Emisyon (fazla para basmak) ise; değerini değiştirmektedir. Bu değişiklik; bazen çok kısa sürede olmaktadır, cehalet süreklidir.  Şimdi konunun Darû'l İslâm'daki durumunu izaha gayret edelim. Abdullah İbn-i Ömer (ra)'den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem (sav) Hz. Attab b. Esed'i Mekke-i Mükerreme'ye vali olarak gönderirken: "- İnsanların, bir satış içerisinde iki satış yapmalarına müsaade etme, yasakla" emrini vermiştir. Hanefi fûkahası: "Bir malın, peşin "şu fiyata" vadeli (veresiye) "bu fiyata" sattım" şeklindeki ifadelerle satılması caiz değildir"  (İmam-ı Kasani-El Bedaiû's Senai-Beyrut: 1974 C: 5, Sh: 158 vd. Ayrıca Şeyh Nizamüdinni ve Heyet-El Feteva-ı Hindiyye-Beyrut: 1400 C: 3, Sh: 136, İmam-ı Serahsi-A.g.e. C: 14, Sh: 36. Feteva-ı Bezzaziye-C: 4, Sh: 431) hükmünde ittifak etmiştir. Mesela: "Şu buzdolabını peşin olursa "110.000 TL", vadeli olursa "160.000 TL." karşılığında sattım" gibi!.. Ancak müşteri bu iki fiyattan birisini, aynı mecliste kabul eder ve mesela: "Ben vadeli olarak "160.000 TL." karşılığı satın aldım" derse caiz olur mu? Yasaklamanın illetini; malın fiyatındaki cehalete bağlayan müctehidler indinde bu caizdir. Zira cehalet ortadan kalkmış, iki tarafın (icab ve kabulle) rızası söz konusu olmuştur. Yasaklamanın illetini; vade sebebiyle malın fiyatının yükselmesine bağlayan müctehidler indinde caiz değildir. Zira Resûl-i Ekrem (sav), "Kim bir satış içerisinde, iki satış yaparsa, ona iki fiyattan az olanını almak veya faiz yemek vardır" (Tac Tercümesi, Muvatta, Tirmizi, Ebu Davud) hadisinin zahiri esastır. Çünkü bir şeyin helal veya haramlığı hususunda ihtilaf hasıl olursa, itiyaden uzak durmak (Şüpheliden kaçınmak) gerekir" hükmünü beyan etmişlerdir. Hz. Ömer (ra)'in rivayet ettiği bir Hadis-i Şerif'te: "Malum olan ribayı terkettiğiniz gibi, riba (faiz) şubesi olan işleri de terkediniz" buyurulmuştur. ( İmam Ebû Bekir El Cessas-El Ahkamû'l Kur'an-Beyrut: 1335 C: 1, Sh: 465. (Not: İbn-i Abidin "Mecmuati'r Resail" isimli eserinde bu hadisi zikretmekte ve "-İki satıştan maksat, söylediği iki fiyattan az olanını kabul ederse mesele yoktur. Çok olanı kabul ederse faiz yemiş olur" demektedir.) Pazarlık etmek; hem satıcının, hem alıcının şer'i hakkıdır. Sonuç olarak ticaretle meşgul olan mü'minlerin; bir satış içerisinde iki satış yapmaktan kaçınmaları, tek fiyat söylemeleri daha uygundur. Bu sayede "şüpheden" kurtulmuş olurlar.

 İmam Serahsi’nin konuyla ilgili olarak iki tespiti söz konusu. Şimdi bunları gözden geçirelim: “Resuli Ekrem Sav Hz. Attab b. Esed’i Mekke’ye vali olarak gönderdiğinde ona şu talimatı vermiştir: Mekke halkını, bir satış içinde iki şart (peşin şu, veresiye bu) koşmaktan    ve seleften menet” biz bu rivayeti esas alıyor ve bununla amel ediyoruz. (El-Mebsut-Serahsi) Bu tespitte; kat’i bir tercih ortaya koymuştur. Fakat ne gariptir bu tercih hiç dikkate alınmadan; Mebsut’un 13.cüzünün, 8.sahifesinde yer alan; “İki fiyattan birisi üzerinde anlaşma sağlandığı takdirde bu alışverişin caiz olacağını” beyan eden hüküm zikrediliyor. Sonuç olarak yazara göre vadeli alışverişlerde aradaki fiyat farkında bankalardaki faiz oranlarının etkili olması ve ilgili hadisin illeti olarak; malın fiyatındaki belirsizliği görmesi nedeniyle bu tür alışverişlerden kaçınmak gerekir. Ancak yazar Türkiye’deki enflasyon gerçeğinden de bahsetmeden geçemez. (Fıkhi Meseleler-Yusuf Kerimoğlu)

            İşçi, terzi, boyacı, tornacı ve sobacı gibi, yaptığı işte eseri veresiye yahut taksit için konulan ayrı ayrı fiyatlardan biri üzerinde anlaşsalar ve böylece belli bir fiyatla alışveriş kesinleşse, bu şekilde yapılan akit sahihtir. Zira aktin sıhhat şartı olan fiyat belirlilik kazanmıştır. (Mebsut) (Fetvalar 4-Nevzat Akaltun)

 

Vahdeti vücut: Ali el_Kari: “Herhangi bir insanın, Allah’ın bir parçası olduğunu söyleyenler bütün tevhid dinlerinde kafir olur. Söyledikleri en büyük küfür olmasına rağmen, hristiyanlar her şey Allah’tır, dememişlerdir. Hiçbir kimse, “yaratıklar Yaratanın aynıdır; yaratan, yaratılanın kendisidir, münezzeh olan Hak, müşebbeh olan halktır” dememiştir. (Firra’l Avn fi Mudai İmanı Firavn) (İbrahim Sarmış-Tasavvuf ve İslam)

 

Varislere yapılan vasiyet: Kişinin varisleri arasında herhangi birine vasiyet etmesi geçerli değildir. Zira Peygamber Efendimiz sav Cenabı Allah her hak sahibinin hakkını vermiştir. Şunu bilin ki, bir vârise vasiyet olamaz.” (Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Nesai) (Hidaye Tercümesi)

 

Müslüman olmayanın vasiyyeti: Müslümanın gayri müslime, gayri müslimin de müslümana vasiyyeti geçerlidir. (Hidaye Tercümesi)

 

Vatanı asli: Vatanı Asli; kişinin doğduğu veya evlendiği yahut yerleştiği yerdir. İlk vatanında kimsesi kalmadığı zaman bu vatan yalnız misli bir batıl olur. İlk vatanında ailesinden kalanlar varsa bâtıl olmaz. Her iki vatanında da namazlarını tam kılar. (Metin kısmı İbni Abidin-3)

 

Vesile nedir?: Ey iman edenler, Allah’a saygılı olun, O’na (yaklaşmaya) vesile arayın” (Maide:35) Bil ki, bütün yükümlülükler iki nevide toplanmıştır. Bunların bir üçüncüsü yoktur. 1- Yasaklanmış olan şeyleri terketmektir ki Allah’a saygılı olun emriyle, işte buna işaret edilmiştir. 2- Emredilenleri yapmak ki Allah cc buna, O’na (yaklaşmaya) vesile arayın buyruğuyla işaret etmiştir. Öyleyse bundan murad, O’nun rızasını elde etmek için kendisine ulaştıran vesileyi aramaktır ki, işte bu da ibadet ve taatlarla olur. (Tefsiri Kebir-Fahruddin Razi)


 
   
©Copyright-007-021 ▓®▓ ŝĪĮЅї╚ξ 88 ziyaretçi (216 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol